şeker bayramı

nede güzeldi o eski bayramlar

- sabah uyanır uyanmaz yeni alınan kıyafetlerimi giyerdim
- annemin özene bözene hazırladığı kahvaltı sofrasına kurulur, üzerime birşey dökmemem konusunda uyarılırdım
- kahvaltı bittikten sonra evde kim varsa hepsinin elini büyük bir hevesle öper ( para veren el, öpülesi eldir ) ve o küçücük avucumu para verilmesi ümidiyle açardım
- alacaklarımı topladıktan sonra gözümü kapıya diker, komşularımızın bayramını kutlamak üzere annemden izin isterdim ( amaç tabiki bayram kutlamak değil, mal varlığımı genişletmekti )
- çabucak kapıdan çıkar, ilk önce apartmandaki komşulara sonrada mahalledekilere gitmek üzere plan yapardım
( allah'ım nooolluurr şeker vermesinler, hem şeker dişleri çürütür zararlı zararlı )
- tık tık tık
( kapı açılır )
* bayramın mübarek olsun şükufe hanım teyze
* seninde yavrum
* dur sana şeker getiriyim, sen şekeri seversin, adı üstünde şeker bayramı dimi yavrum
* teşekkür ederim şukufe hanım teyze ( uyuz nooolllccakkkkk )
- tekrar kapı çalınır, yine şeker... bu böyle uzaaaar giderdi
- büyük bir ümitle açtığım o minicik elim; paraya hasret, şekere doymuş bi şekilde kapanırdı
- yine evdeyim, ne varsa bizimkilerde var, dur ben bi kez daha öpiyim ellerini. yaşasııınnnn!!! canım annem benim, canııımmm canıııımmmmm , seni çok seviyoooruum! ( nede olsa en çok parayı o verdi, az bile bu övgü )

geride kaldı artık o günler, büyümüşüm... büyüdüm. önceden kolonyayı başımdan aşağı dökerdim, şimdi ise elime döküyorum, yok artık bayramların eski tadı ve aynı tadı aramakta anlamsız, nede olsa akan suda iki kez yıkanılmaz!!!

not: yazdıklarım yanıltmasın sizi 30-40 yaşında değil 21 yaşındayım..
neeeeee 21 mi ? senden geçmiş kardeş, yazıya baksana. ruhun yaşlanmış yaawww