bugün

idam

idam cezası karsıtlarının iki saglam argumanı var,bir geri donusu mumkun olmayan bir cezalandırma ikincisi de herhangi bir caydırıcılıgı olmaması. gercekten de ozellikle bizim gibi dogu toplumlarında insanlar daha cok bir anlık ofke ile cinayet isliyorlar. akılcı olmak yerine once duygusal tepki verme kulturu tasıdıgımız icin planlayarak cinayet isleme vakaları nispeten daha dusuk.bu sebeple caydırıcılık bahsinde idam cezasının herhangi bir etkisi yok gibi. muebbet hapis gibi hurriyeti baglayıcı cezalarda sonucta toplumun sırtına binen bir yuk.bu bahiste idam cezasının daha masraflı oldugu gibi bir argumana katılmak mumkun degil. hukuk toplumlarında cezanın amacı ıslahtır intikam degil dusuncesi dogrultusunda cezaevleri bir sekilde isliklere cevrilerek hukumlunun uretime katılması saglanabilir.ama bunun dısında ozellikle saglıklı bir toplumsal duzenin olmadıgı suc islemeye musait bir zeminin bulundugu toplumlarda gaddarca da bulunsa bir parca zorunluluktur. buradaki tek cekince sucun sabitligi konusudur ki bu da cok teknik ve profesyonel bir yargılama surecini gerektirir. oyle ya adamı idam edeceksin ama sucunun yuzde yuz sabit bulunması lazım,en kucuk bir tereddut sanıgın lehine degerlendirme yapmayı gerektirir. tabi bunlar bu kadar basit ele alınacak seyler degil, sucun niteligine baglı olarak degisen degerlendirme yapmak lazım.. adam katliam yapmıs veya seri katil, coluga cocuga tecavuz eden olduren bir suru sapık ruhlu insan var. benim icin bu adam oksijen israfıdır, yasamasın bu adam. insan soyuna kıtlık-kıran mı girdi.ben daha bu adamı masraf edip niye besleyeyim.?eger besliyorsam ondan fayda almam lazım.bu insanı omur boyu hicbir uretici faaliyetin icinde olmadan hapiste tutman sadece ilgili kisiyi degil toplumu da cezalandırmaktır. mahkum ancak toplumsal fayda ureten bir faaliyet icine sokulabilirse toplum vicdanında bu durum daha kabul edilebilir bir hal alır.