tasavvuf

entry300 galeri video4 ses1
    110.
  1. kendisi hakkında pek detaylı açıklama yapılamayan, herkesin bilip anlayamayacağı bir şey''miş''. o halde hiçbir şey demektir. kur'an allah'ı bildirme, haber verme ve kurallarını öğreten bir kitap iken, allah'ı bilme ve bildirme iddiasında olan bir saçmalık ki buna tasavvuf deniyor her ne hikmetse herkesin bilip anlayamadığı, vakıf olamadığı kozmik bir dil haline geliyor. kur'an kendisi için ''apaçık bir kitap'' bir öğüt olarak bahsediyor. edebi anlamda dünyanın en sade anlatımlı kitaplarından biri de kur'an'dır. mesajı nettir. ama tasavvuf öyle mi? kuantum kozmolojisi bu kadar karmaşık değildir neredeyse.

    tasavvufun bu kadar kapalı kutu olması herkesin anlayamaması? gösteriyor ki tasavvufun allah'ın dini ile yakından uzaktan alakası yoktur.
    hz.peygamber'in bunu sadece halife hz ebu bekir'e öğrettiği ise ibn arabi gibi şarlatanların uyduruk risalelerinde bulunmaktadır yani desteksiz atımlardır bunlar. önce şunu sormak gerek, peygamber ebu bekir'e neyi neden öğretmiştir ve neden sadece ona öğretmiştir. bence bu tip bir tavır bir tebliğciye hiç mi hiç yakışmıyor ümmet olarak bozuluyoruz. *

    tabi ki bu bir yalan. ne ashab ne ehlibeyt (allah tümünden razı olsun) bu mistik zırvadan haberdar dahi değildiler. 1. asrın ilk fıkhi metinlerini okuyun mesela mürcie mezhebini, sonrasında mutezile'yi. bu garipliklerin hiçbirine rastlayamazsınız. ayrıca kimine göre de velayeti peygamber sadece hz ali'ye vermiştir. karar verin ebu bekir mi ali mi?

    bu kadar kozmik bir bilgi haline getirilen ve peygamberler ve onların yetki verdiğinin iddia edildiği kişiler dışında anlaşılamayan bir şey kur'an'ın ruhu ile çatışma halindedir.

    tasavvuf bugün sıklıkla yapıldığı gibi ticari romanlara malzeme olabilecek bir şey olabilir en fazla.
    keşke felsefe kadar derinlikli olsa, keşke. felsefe ile tasavvufu aynı kefeye koymak, insanlığın en büyük buluşu olan felsefeye hakarettir bana göre.

    kısaca tasavvuf, doğu irfanı,hristiyanlık(isevi olmayan şeriat), paganizm, zerdüştlük ve ona tepkisel olarak doğan hareketler(mazdekizm, maniheizm) gibi şeylerin toplamından ibarettir.

    bugün tasavvufu doğru düzgün araştıran herkes mazdekçi fırkalar ile ismaili dailerin savundukları şeylerin, mevlana'nın muhyiddin-i arabi'nin yazdıklarının söylediklerinin birebir örtüştüğünü göreceklerdir.

    kısa bir anektod olarak aktarayım, hallac-ı mansur'un tavasin adlı kitabında ezel ve iltibas ta'sini diye bir bölüm vardır. burayı okuduğunuzda adem'e secde mevzusunda sanki allah ile adem suçluda şeytan diğer ikisinden daha akıllı sanırsınız. o bölümlerden bir diyalog,

    -Musa, iblis’e sordu: Allah'ı hatırlar, anar mısın?
    +Aynı anda hem ben anılıyorum, hem de O. euzubillah diyen her kul hem beni anar hem o'nu.

    daha böyle nice iğrenç tasavvufi zırvalar var. akla hayale gelmeyen bir sürü mide bulandırıcı şey. hatta hallac'a göre firavun da davasında haklıdır. çünkü kendisi de bir mazdekçi olduğu için islam'ın karşısında ademe secde etmek durumunda kalan bir iblis, musa'ya biat etmek durumunda kalan firavun gibi hissediyordu kendisini. ayrıca hallac gibilerin siyasi duruşları da çok ayrıntılı ve meşakkatli bir konu. yani bu adamlar babasının hayrına sufi değiller.

    din mefhumu orta çağ'ın en güçlü silahıdır. tüm tarikatların, dini-siyasi hareketlerin bu dönemlerde patlak veriyor olması tesadüf mü sizce?

    ez cümle; tasavvufun bir müslümana vereceği hiçbir şey yoktur. bunu cennet cehennem, huri nuri gibi saçmalıklar kategorisine almayın. manevi olarak ve hayatı anlamlandırmak adına diyorum bunu.
    0 ...