sözlük yazarlarının itirafları

merhaba dostlar. bugün günlerden salıydı çarşamda oldu. yani bugün cumartesi değildi. hani şu facebook'ta online görünmeyip sosyal olduğumuzu kanıtlamaya çalıştığımız gün. ondan değil bugün. bugün serbestti facebook'ta online'lık. neyse bunun konumuzla ilgisi olmamasına rağmen ilginç bir şekilde paylaşmak zorunda hissettim. şimdi konumuza gelelim. konumuz yalnızlık diyerek klişe bir girişe imza atacak yeni yetme bir yazar değilim. konumuz yalnızlık dostlar. konumuz insanlığın en büyük problemi. konumuz kurallar. insanlığı özgürlükten alıkoyan bir o kadar sikko bir o kadar tırto şeyler.yalnızlık ve kurallar'ı bağdaştırabilecek miyim pek sanmıyorum. bağdaştırana kadar da okumayı bırakırsın zaten diye düşünüyorum. ama bi dinle bak. ufkun genişleyecek. eğer kendine karşı biraz dürüst olabilsen dünyan değişecek. olmuyor. çünkü korkuyorsun. yaşamaktan korkuyorsun. yeni'den korkuyorsun. çünkü eski güzel, alışılmış. uyumak güzel rüyalar tatmin ediyor yeterince. ama her uyandığında saat'ine sövüyorsan oku. her güne başladığında zorla bir şeyler yapıyorsan. zorla okuluna gidiyorsan oku. zorla işine gidiyorsan oku. bakın zorla diyorum. işini severek icra eden insanlar yok değil. onlar sistemin ender güzel parçaları. onlar şanslı. sistemin kendilerini koyduğu yerde olmak isteyen 4 yapraklı goncayı tokatlamış kişiler. sana soruyorum şimdi. neden bunu yapmak zorundansın? tüm felsefemiz bunun üzerine kurulu. bu hayatta zorla yaptığın zorla sana yaptırılan hiçbir şey fayda sağlamaz. ne zorla verilen eğitim öğretir ne zorla çalıştırılan işçiler güzel köprü yapar. al bakın ülkeye. her şey ne kadar sik gibi değil mi? çünkü birçoğumuz-birçok ayrı mıydı lan- sevmediğimiz işlerde çalışıyor. işte bu amına koyduğumun toplum baskısı... her şeyin sebebi bu orospu çocuğu. bizi müyendiz, doktur olmaya zorlayan da bu. sigortamız yatıyor mu diye götümüzün atmasını sağlayan da bu. tüm fikirlerimiz tv, internet ve benzeri yani kısacası medya tarafından küçük yaşlarda etki altına alınıyor. özellikle de yakın gelecekteki nesillerden bahsediyorum. ve bu medya fikirlerimizi seçimlerimizi inanın bana 2 ya da 3 seçeneğe indirebilecek kadar da güçlü. herhangi bir şey düşünün, satın aldığınız. ya da sevgilinizi. ya da işinizi. ve sorun kendinize neden. ben şahsen bir kızı hoş bulduktan sonra çevreme gösterip onay almadan edemiyorum. ve malesef çevremden iyi bir sonuç çıkmazsa kızı artık umursamıyorum. ulan bu ne kadar saçma. şu an capslock açmayı o kadar isterdim ki. lan bundan saçma şey olabilir mi? sen beğenmişsin işte amın oğlu daha ne sikliyorsun milleti. yok işte olmaaaaz. toplumdan bi onay almam lazım. işte böyle dostlar medya ve toplum(toplum medyayı da kapsıyor. sebebi şu kolay kolay medyadan etkilenmeden büyüyebilen %5-10 luk bir kesim var bu kesim medyanın etkilediği toplum ve toplumun kendi dinamikleriyle çatışıyor.) ikilisi bizi öyle bir sıkıştırıyor ki kan geliyor artık. ama buraya kadar dostlar. bu soktuğumun kuralları da ulan daha yalnızlıkla bağdaştırıcaktım. ha bağdaşmış zaten işte. toplum kuralları seçeneklerimizi kısıtlıyor. benibeğenenibenbenbeğenmembenimbeğendiğimisebenibeğenmez durumu ortaya çıkıyor. tamam lan bitti. devamı bi ara.