Hayatın anlamsızlıklarla dolu olduğunu, hiçbir zaman hayattan zevk almadığınız ve alamayacağınız gerçeği ile boğuşmaktan yorulanların depresyonudur; Majör depresyon..
1 Yıl boyunca yaşamış ve halen bu lanet hastalığı yaşayan biri olarak sizlere anlatacağım çok şey varsa da, bunları dile getirmenin bünyeme vermiş olduğu sancılarının farkına vardığım için kısa keseceğim. Majör Depresif bozukluk; Ağır depresyon olarak bilinen, depresif ruh haline bürünüp ilgi/istek kaybı, uykusuzluk, çalışamama, gibi berbat semptomlarla kendini gösteren psikolojik rahatsızlıktır. Dışarıdan her ne kadar basit görünen ya da alaycı bir şekilde bakılmasını sağlayan bir rahatsızlık olsa da, bunun sebebi bu ruh halini yaşayan birinin içindeki volkanları dışarıya belli etmemesidir. Ancak, durum artık rayından çıkmış ve intihar düşünceleri boy göstermiş ise yakın arkadaşlarınızla bu durumu paylaşarak yardımcı olmasını umut edersiniz. Tabii ki derdinize sersemletici ilaçlardan başkası fayda vermez..
Majör Depresyon; Bir anda içine sürüklendiğiniz bir duygu-durum değil. Aksine, yavaş yavaş boşluğa doğru yürüyerek edindiğiniz bir hastalıktır. Lakin, bu duygu-durumdan uzaklaşmak aynı sorunlu hayatı yaşayan insanlar için mümkün değildir. intihar etmek isteyen ya/da meyilli olan birisini nasıl "-Bak hayat ne güzel, ağaçlar, kuşlar,böcekler.. Her ne olursa olsun yaşamaya değer.." gibi klasik sözlerle avutamayacaksanız, Majör Depresif birisini de bu tarz klasik sözlerle avutamazsınız...
-Sosyal Yaşam ve iş
Tolstoy şöyle der; "Yaşadıklarım ve başarılarım, er-geç unutulup kaybolacak ve ben, o zaman hayatta olmayacağım. O zaman; bütün bu hengame niye? Neden çabalıyoruz ki boşu boşuna? insanoğlu nasıl olur da bu boşluğu görmeden hala yaşama devam edip, onun için çaba sarf eder? Anlaşılacak gibi değil açıkçası..."
Majör olan birisi de aşağı yukarı bu cümlelere destek veren kişidir. Ayrıca; yorgunluk, isteksizlik ve bitkinlik duygusunun bünyeye vermiş olduğu zararlar nedeni ile bir işte tutunamaz, dışarıya çıkıp arkadaşlarınızla eğlenemez duruma gelirsiniz.. Sosyal yaşantınızı gözünüzün önüne getirmek isterseniz büyük bir "0" görürsünüz. (Bam bam bam!)
-Aile ilişkileri
Eğer ki aileniz işten ya da okuldan geldiğinizde berbat bir ruh haline büründüğünüzün farkına varmaz da sizi asık suratla karşılarsa değmeyin keyfinize.. işte o zaman intihar etmeyi tekrar tekrar düşünürsünüz(!). Kimin için yaşıyorum ki ben?, Ailem de yanımda olmazsa kim yanımda olacak? soruları arasında boğulur gidersiniz.. Majör depresif bir kişinin aile bağları genellikle çok zayıftır. Aile, çocuğunun yaptığı eylemlerin hepsinde ilgi/istek görmek ister. Hiçbir şeyden zevk alamayan birisinin herhangi bir şeye karşı ilgi duymasını da bekleyemezsiniz. Hal böyleyken ne bir işte düzgün bir şekilde çalışabilir, ne arkadaşlarınızla eğlenebilirsiniz. Geberip gitseniz daha iyidir..
Peki neden intihar etmez bunlar?
Tolstoy, kendisine işkence çektiren ve derin bir bunalıma girmesine neden olan, Hayatımda vazgeçilmez olan ölümümle yok olmayacak bir anlam mevcut mudur? sorusunu sormayan, kendisininki gibi dertleri olmayan köylülere derin bir hayranlık duyuyordu. Köylülerin, kendisinin bilmediği bir gerçeği bildiği sonucuna varmıştı. Aslında haklıydı da... Çünkü köylüler, hayatın karşısında yapılabilecek en doğru şeyi yapıyorlardı: Toprağı ekip-biçerek hayatın birebir içinde olmak ve kendilerini hayat ırmağının sakin akışına bırakıp, yaptıklarının anlamını hiç sorgulamamak...
Tolstoy, çok isabetli bir şekilde, çevresindeki insanların anlamsızlık, boşluk, saçmalık gerçeğiyle nasıl başa çıkabildiklerini araştırıyor ve dört değişik baş edebilme yolu tanımlıyor;
*Birinci yol bilgisizlik yoluydu. Bu yol şundan ibaretti: hayatın bir bela ve saçmalık olduğunu bilmemek, anlamamak ve kavramamak.
*"ikinci yol bugün ve yarın bütün zevkleri yok edebilecek olan hastalık, ihtiyarlık ve ölümün kaçınılmaz gerçekliğini unutmak"
*Üçüncü çıkış yolu olarak insan; hayatın, dertlerden ve saçmalıklardan kurulu olduğunu anlayınca onu yok etmelidir. Güçlü, iradeli ve tutarlı insanlar böyle hareket ederler. Onlara karşı oynanan bu oyunun aptalca olduğunu anladıklarında, ölülerin sahip olduğu şeyin yaşayanlardan daha değerli olduğunu ve en iyi durumun var olmamak olduğunu kavradıklarında, bu şekilde davranıp aptalca şakaya benzeyen hayata bir anda son verirler.
Şimdi, Tolstoy'un da bizzat uyguladığı dördüncü çıkış yoluna gelelim. Albert Camus'un "Hayat saçmadır. Bu saçmalığı görüp ona son vermek de saçmadır. En iyi yol kahramanca yaşamaktır dediği yol... Bu yolu Tolstoy şöyle anlatıyor: "Bu yolun esasları şunlardır: insan hayatın dert, sıkıntı ve anlamsız bir saçmalık olduğunu kavradığı halde yaşama son vermez. Bundan bir şey çıkmayacağını bilir. Sanki bir şeyler bekliyormuş gibi yapar.işte ben bu gruptayım."