Hep daha iyi hayat standartları aile ve çocuklarına daha güzel günler Yaşatma baskısı ile yıllarca (hayatımızın en genç ve en çok hayattan zevk alınan zamanları da dahil) köle gibi çalıştırılıyor ve bir hiç olduğumuzda da karnımızı zor
doyuracak bir emekli maaşı ile Ölümü bekliyoruz. Peki bunca çalışma ve emek kimin cebini dolduruyor kime daha güzel bir hayat veriyor. bizim sırtımızdan bu kadar çok çalışmamızdan kim nasipleniyor? Bugün geriye dönüp tarihi incelediğim de kölelik, esaret ve zorbalıkla çalıştırılan binlerce hatta milyonlarca insanı düşündüğüm de onlardan bir farkımız olmadığını çok net görebiliyorum. Kredi kartı ekstresi, konut kredisi, araç kredisi, yeni bir telefon yada bilgisayar için harcanan masraflar... hepsi suni ihtiyaçlardır. Bize bu ihtiyaçları baskılayan sistem aslında bu enstrümanları kullanarak bizi köleleştirip bu sistem içinde iş ve daha fazla kölelikten başka bir şey vadetmez. Adalet duygusunu yitirmiş devlet yöneticileri, politika yapıcılar ve siyasilerse bu sistemi daha da menfur bir hale getirmek halkları daha fazla ihtiyaçla subliminal mesajlarla asilatif bir takım toplum mühendisliği ve alt kırılımlarında insani duygusunu yitirmiş yöntemlerle (en basitinden ortalama ölüm yaşının 70 olduğu bir ülke olan Türkiye'mde emeklilik yaşı 65'tir) bir insanı insan gibi değil de giderleri ve gelirleri olan bir maliyet hesabı olarak görmektedir. bencilce ve ruhsuzca hayatlarımızın nasıl kontrol edildiğini görüp ve sessizce buna izin vermemiz... tıpkı filmin son sahnelerinden birinde kısım müdürüne gelen vatandaşın talebi üzerine, kısım müdürünün "mühendislik kısmı 8. Masa" demesinden sonra hiddetlenip ayağa kalkan hiç bir şey etki oluşturamadan tekrardan oturan karakter gibi çaresizlik doludur.
Biz maalesef bu gidişe tüm insanlar olarak dur demedikçe hiç bir zaman hayatı yaşayamayacağız. Sadece yüce güçlerin bize verdiği rolü oynayıp bu hayattan göçüp gideceğiz. Hindistan'da alt kastlardaki kişilere empoze edilen ve bir din gibi algılanan reenkarnasyon öğretisi de tıpkı bugün uygulanan köleleştirme ve esaretin aynısıdır. Bugün herkes hayatını sorgular ama radikal karar alıp bu sisteme karşı bir hamle yapabilecek insan hemen hemen yoktur. Yüce güçler tarafından, yıllarca okullarda verilen eğitimlerle televizyonlarda ve radyolarda yapılan yayınlarla ve bilumum diğer gereçlerle gizlice yıkanan beyinleri ve içine yine gizlice yerleştirilen o düşünce sistemi bu radikal kararları kesinlikle reddeder. O mantık sistemi bunu saçma bir düşünce olarak sınıflandırır. Sistem öylesine güzel işler ki mutlu olmak için beklersiniz ama asla mutlu olamazsınız. Sbs'yi kazanayım sonra rahatlarım öss'yi kazanayım sonra rahatlarım iş buluyum sonra mutlu olurum... derken beklediğin arzuladığın hayalini kurduğun hayata mezarda dahi kavuşamazsın. Bugün dünya geliştikçe teknoloji ilerledikçe daha da köleleşmekteyiz. Kimse önüne maniple edici bir bilgi (doğru veya yanlış) konulmadıkça yeni bir şeyler düşünüp farklı fikirler yaratamaz (basit ama gerçek 17 aralıktan önce AKP ye karşı kimse yolsuzluk hırsızlık rüşvet gibi suçlamaları bu kadar yüksek sesle ve derin fikir oluşumlarıyla bir bütün olarak seslendirememiştir).
Oysaki insanın ihtiyaçları o kadar basittir ki. Sadece yemek, içmek ve barınmak. Bu ihtiyaçları doğada çok kolay elde edip kimsenin boyunduruğu altına girmeden mobing ve zorunlulukları olmadan bunca stresi ve zorluğu yaşamadan elde edebilir ve bu durum da gerçekten mutluluk vericidir. uygulanan propagandalar, yayılan fikir akımları tamamen kontrollüdür. bugün dünya genelinde ülkeler, ülkelerin sınırları, o ülke içerisinde gerçekleşen bir sürü olay tamamen olmasa bile çoğunlukla bir takım gizli güçlerin istediği şekilde gerçekleşir. wikileaks furyasından sonra Arap ülkeleri karışmış ve yıllardır da akan kan durmamıştır. o ülkelerin hiç birisinde yeniler eskisinden iyi olmamıştır. bu gün belki de aynı cerrahi müdahale ülkemize uygulanmaktadır. o gizli kanlı eller sırada bizim ülkemizi seçmiş ve ortalığı yukarıdan karıştırmaya başlamıştır. tavrım başbakanının bahsettiği paralel yapı yada oluşan bu cepheleşmede bir tarafı destekleyici şeyler yazmak kesinlikle değildir. ben devlet rejimlerine ve sistemin tamamına hatta bu çarkı döndüren elektro motor kuvvetlere de karşıyım. karşıyım çünkü bu sistem içerisinde kendimi age of empires deki bir asker yada inşaat tarım vs. işlerinde çalıştırılan bir köleden farklı görmüyorum.
maalesef o gizli kötücül güçler yine istediklerini alacaklardır. bizler boyunlarına tasma takılmış, ve inanılmaz bir ortak akılla sistematik olarak güdülen köleleriz.