ezilen ulusların milliyetçiliğini savunanlar, ezen ulus milliyetçiliğinin her zaman ezilen ulus milliyetçiliğinden evrildiğinden habersiz değildir aslında... burada bu konularda ahkam kesecek kadar kendini kültürlü sayan biri, alman (nazi) milliyetçiliğinin hangi koşullarda filizlendiğini bilir, israil faşizminin altında yatan ezik ulus psikolojisinden haberdardır.
türk milletçiliği de benzer yollardan geçti. osmanlı devletinin kurucu öğesi olan türkler büyük bir imparatorluk kurmuşlar, viyana ya kadar gitmişlerdir. 1699 karlofça antlaşmasıyla beraber toprak kaybetmeye başlamışlar ve 200 yıl boyunca Rumeli'deki egemenliklerine adım adım son verilmiştir. bu durum avrupa kamuoyu tarafından son derece doğal bir süreç olarak değerlendirilmiştir. avrupa diplomasisi de bu gidişi iteklemekten geri kalmamıştır. onlara göre türkler tanımadıkları bir dine mensup, ilkel ve istilacı bir güçtüler. onları istila ettikleri yerlerden çıkarmak kaçınılmaz bir süreçti.
türk insanı için bu süreç tam bir karabasandı. osmanlı devleti hoşgörülü, adil yönetmeyi hedefleyen siyaseti sayesinde balkanlara kolayca yayılmış uzun yıllar buraları egemenliği altında tutmuştu. bundan yararlanan türkler rumeliye kalabalık bir biçimde göçtüler ve yerli hıristiyan halklarıyla barışçıl ilişkiler kurdular. fakat osmanlı egemenliği son buldukça türklerin yerleşmiş oldukları yerlerde barınmaları imkânsız hale geldi. osmanlının yerini alan devletler bu insanların ülkelerinde kalmasını istemiyorlardı. savaş koşulları ve kırımlar sağ kalanların birçoğunu göçe zorluyordu.
türkler rumeliden göçün ıstıraplarını iki yüzyıl boyunca yaşadılar. bu süreçte onların tek avuntusu göçebilecek eski bir yurtlarının olmasıydı. fakat birinci dünya savaşı sonunda dayatılan sevr antlaşması gösterdi ki rumeli'den çıkarılan türklerin şimdide Anadolu dan çıkarılması süreci başlıyordu. son yurt durumunda olan Anadolu nun da gidici olduğunun algılanması bütün türklerde bir travma etkisi yarattı.
birinci gerekçe tarihsel hak gerekçesiydi. hemen hemen aynı gerekçeyle siyonist yahudiler filistine yerleşip 2000 yıldır orada yaşayan arapları kovacaklardır. filistinlilerin yapamadığını türkler yaptı. mücadeleye girip sevr i geçersiz kıldılar ve lozan ı kabul ettirdiler.
fakat atatürk lozanın batının gözünde geçici olduğunu duyumsuyordu. lozanı sürekli kılmanın yolu, türkiye nin avrupalı gibi güçlü, eğitimli ve kültürlü, üretken, sanayileşmiş ve zenginleşmiş olmasındaydı. atatürk devrimlerinin amacı buydu. bu çok zor bir işti çünkü halkın %95'i okuryazar bile değildi.
tam bu nokta da günümüz türk milliyetçiliğinin temellerini atan resmi ideolojinin tarih yazımı devreye girer. söz konusu tarihçilik, sevr in kuramsal çerçevesine karşı bir hareketti. türkleri uygar olmadıkları için anadoludan çıkartmak görüşüne karşı uygarlığın orta asya da doğduğu tezini ileri sürmek bir savunma oluyordu. türklerin 1071 den önce anadoluda var olmadıklarına karşı oranın en eski uygarlıklarından biri olan hititlerin türk olduklarını hatta en eski mezopotamya uygarlığını kuran sümerlerin de türk olduklarını söylemek ve adlarını iki önemli devlet bankasına vermek yine bir savunma oluyordu.
atatürk bu tür tarihsel görüşlerin ortaya konmasını her bakımdan özendiriyor ve yakından izliyordu. atatürk için başka ülkelerin insanlarını etkilemek kadar türkleri etkilemek de önem taşıyordu. iki yüzyıldır sürekli yenilgi yaşayan sonra da yurdundan kovulmak istenen geri kalmış bir halkın gayrete gelmesi için öncelikle psikolojisini düzeltmesi, aşağılık duygusunda kurtarılması gerekiyordu. söz konusu tarih çalışmalarının böyle bir yararı olduğu açıktır.
işte durmadan dillerine doladıkları faşist türk milliyetçiliği böyle doğmuştu. can alıcı soru bu günkü kürt milliyetçiliğinden ne farkı vardır bunun. kürt halkının kendi devrimini gerçekleştirmesi yolunda kürt milliyetçiliği bilincinin oluşmasının hayati önemde olduğu kesin; ama bir yandan bunu sağlamaya çalışıp diğer yandan davalarına (ve terörlerine) meşruiyet kazandırmak için ve sol cenahın desteğini sağlamak için anti faşist söylemlerde bulunursanız tutarsızlıklarınız her fırsatta yüzünüze vurulacaktır.