bugün
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu19
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak14
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz15
- anın görüntüsü21
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- anneler günü17
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- evlilik yaşı kaç olmalıdır11
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması12
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması17
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması9
soru: karışık dilli eserler hakkında araştırıcıların düşüncelerini anlatınız.
cevap:Türkoloji literatüründe Tarihî Doğu Türkçesi ile Tarihî Batı Türkçesi özelliklerine karışık olarak yer veren eserler hakkında umumiyetle karışık dilli isimlendirmesi kullanılmaktadır. Ancak bunların Türkiye Türkçesinin gelişim devreleriyle ilgili olup Orta Türkçeden Türkiye Türkçesine geçişin gerçekleştiği bir dönemin karışıklığını yansıttığını söyleyenler olduğu gibi, herhangi bir şekilde Türkiye Türkçesinin gelişimiyle ilgileri olmayıp sadece Doğu Türkçesi grubuna mensup göçmen bilim adamları ve ediplerin dillerindeki karışmanın neticesi olduğunu söyleyenler de vardır. inceleme konumuz olan küçük risale hacmi itibariyle böyle bir konuda derinlemesine bir fikir beyanına çok da imkân vermese de, biz eserlerin karışık dilli olmasının tespitinde ortalama olarak standart kabul edilen Eski Türkiye Türkçesinin özellikleriyle mukayesesinin değil de kendi içindeki verilerle mukayesesinin esas tutulması gerektiği kanaatinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu görüşü biraz daha açacak olursak diyebiliriz ki, meselâ bir eserde bulunma hali için ETTdeki +A yerine +GA veya i- fiiliyerine er- şekli kullanılıyorsa bu eser karışık dilli sayılmamalıdır. Eğer eserin içinde bazen +GA bazen +A, bazen erse, bazen ise kullanılıyorsa ve bu karışıklığın mahalli bir ağızla standart yazı dili özelliklerinin karışması olmadığından emin isek, bu eserin karışık dil özellikleri taşıdığından söz edebiliriz.
Her dönemde ve her diyalekt grubunda bir kısım şekillerin ikili olabileceği ve standart yazı dilinin oluşumu sürecinde bir çok ağızların karıştığı gerçeği de göz önünde tutulursa, Türkolojide kullanılan karışık dilli tanımlamasının ne ifade ettiğinin, neyi neden ayırmayı amaçladığının çok da açık olmadığını söyleyebiliriz. Karışık dilli tanımlaması, genellikle, Doğu Türkçesi ile Anadolu Türkçesinin veya bazen de Kıpçak Türkçesi ile Anadolu Türkçesinin özelliklerinin karışık olarak bulunmasını ifade etmektedir. Böyle bir tanımlama kimi metinler için uygundur, ancak her metin için uygun olduğu da söylenemez. Kimi ses düzeni, şekil bilgisi, hatta söz dizimi özellikleri düzenli olarak ETT için standart var sayılan şekillerden farklı olan eserlerin her zaman için Tarihî Türkiye Türkçesinin dil sınırları içinde yer alan bir diyalekte ait olabileceği ihtimalini yok saymamak gerekir. Bizim elimizdeki küçük risaleye yaklaşımımız bu şekildedir. Eski Türkiye Türkçesi metinlerinden farklı bazı özellikler taşıyan bu risalenin bu dil grubunun tabiî sınırlarına dahil bir diyalekti temsil etmesi ihtimali üzerinde duruyoruz.
cevap:Türkoloji literatüründe Tarihî Doğu Türkçesi ile Tarihî Batı Türkçesi özelliklerine karışık olarak yer veren eserler hakkında umumiyetle karışık dilli isimlendirmesi kullanılmaktadır. Ancak bunların Türkiye Türkçesinin gelişim devreleriyle ilgili olup Orta Türkçeden Türkiye Türkçesine geçişin gerçekleştiği bir dönemin karışıklığını yansıttığını söyleyenler olduğu gibi, herhangi bir şekilde Türkiye Türkçesinin gelişimiyle ilgileri olmayıp sadece Doğu Türkçesi grubuna mensup göçmen bilim adamları ve ediplerin dillerindeki karışmanın neticesi olduğunu söyleyenler de vardır. inceleme konumuz olan küçük risale hacmi itibariyle böyle bir konuda derinlemesine bir fikir beyanına çok da imkân vermese de, biz eserlerin karışık dilli olmasının tespitinde ortalama olarak standart kabul edilen Eski Türkiye Türkçesinin özellikleriyle mukayesesinin değil de kendi içindeki verilerle mukayesesinin esas tutulması gerektiği kanaatinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu görüşü biraz daha açacak olursak diyebiliriz ki, meselâ bir eserde bulunma hali için ETTdeki +A yerine +GA veya i- fiiliyerine er- şekli kullanılıyorsa bu eser karışık dilli sayılmamalıdır. Eğer eserin içinde bazen +GA bazen +A, bazen erse, bazen ise kullanılıyorsa ve bu karışıklığın mahalli bir ağızla standart yazı dili özelliklerinin karışması olmadığından emin isek, bu eserin karışık dil özellikleri taşıdığından söz edebiliriz.
Her dönemde ve her diyalekt grubunda bir kısım şekillerin ikili olabileceği ve standart yazı dilinin oluşumu sürecinde bir çok ağızların karıştığı gerçeği de göz önünde tutulursa, Türkolojide kullanılan karışık dilli tanımlamasının ne ifade ettiğinin, neyi neden ayırmayı amaçladığının çok da açık olmadığını söyleyebiliriz. Karışık dilli tanımlaması, genellikle, Doğu Türkçesi ile Anadolu Türkçesinin veya bazen de Kıpçak Türkçesi ile Anadolu Türkçesinin özelliklerinin karışık olarak bulunmasını ifade etmektedir. Böyle bir tanımlama kimi metinler için uygundur, ancak her metin için uygun olduğu da söylenemez. Kimi ses düzeni, şekil bilgisi, hatta söz dizimi özellikleri düzenli olarak ETT için standart var sayılan şekillerden farklı olan eserlerin her zaman için Tarihî Türkiye Türkçesinin dil sınırları içinde yer alan bir diyalekte ait olabileceği ihtimalini yok saymamak gerekir. Bizim elimizdeki küçük risaleye yaklaşımımız bu şekildedir. Eski Türkiye Türkçesi metinlerinden farklı bazı özellikler taşıyan bu risalenin bu dil grubunun tabiî sınırlarına dahil bir diyalekti temsil etmesi ihtimali üzerinde duruyoruz.
güncel Önemli Başlıklar