sınavda verilmiş mükemmel cevaplar

soru: karışık dilli eserler hakkında araştırıcıların düşüncelerini anlatınız.

cevap:Türkoloji literatüründe Tarihî Doğu Türkçesi ile Tarihî Batı Türkçesi özelliklerine karışık olarak yer veren eserler hakkında umumiyetle “karışık dilli” isimlendirmesi kullanılmaktadır. Ancak bunların Türkiye Türkçesinin gelişim devreleriyle ilgili olup Orta Türkçeden Türkiye Türkçesine geçişin gerçekleştiği bir dönemin karışıklığını yansıttığını söyleyenler olduğu gibi, herhangi bir şekilde Türkiye Türkçesinin gelişimiyle ilgileri olmayıp sadece Doğu Türkçesi grubuna mensup göçmen bilim adamları ve ediplerin dillerindeki karışmanın neticesi olduğunu söyleyenler de vardır. inceleme konumuz olan küçük risale hacmi itibariyle böyle bir konuda derinlemesine bir fikir beyanına çok da imkân vermese de, biz eserlerin ‘karışık dilli’ olmasının tespitinde ortalama olarak standart kabul edilen Eski Türkiye Türkçesinin özellikleriyle mukayesesinin değil de kendi içindeki verilerle mukayesesinin esas tutulması gerektiği kanaatinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu görüşü biraz daha açacak olursak diyebiliriz ki, meselâ bir eserde bulunma hali için ETT’deki +A yerine +GA veya i- fiiliyerine er- şekli kullanılıyorsa bu eser karışık dilli sayılmamalıdır. Eğer eserin içinde bazen +GA bazen +A, bazen erse, bazen ise kullanılıyorsa ve bu karışıklığın mahalli bir ağızla standart yazı dili özelliklerinin karışması olmadığından emin isek, bu eserin karışık dil özellikleri taşıdığından söz edebiliriz.

Her dönemde ve her diyalekt grubunda bir kısım şekillerin ikili olabileceği ve standart yazı dilinin oluşumu sürecinde bir çok ağızların karıştığı gerçeği de göz önünde tutulursa, Türkolojide kullanılan “karışık dilli” tanımlamasının ne ifade ettiğinin, neyi neden ayırmayı amaçladığının çok da açık olmadığını söyleyebiliriz. “Karışık dilli” tanımlaması, genellikle, Doğu Türkçesi ile Anadolu Türkçesi’nin veya bazen de Kıpçak Türkçesi ile Anadolu Türkçesi’nin özelliklerinin karışık olarak bulunmasını ifade etmektedir. Böyle bir tanımlama kimi metinler için uygundur, ancak her metin için uygun olduğu da söylenemez. Kimi ses düzeni, şekil bilgisi, hatta söz dizimi özellikleri düzenli olarak ETT için standart var sayılan şekillerden farklı olan eserlerin her zaman için Tarihî Türkiye Türkçesi’nin dil sınırları içinde yer alan bir diyalekte ait olabileceği ihtimalini yok saymamak gerekir. Bizim elimizdeki küçük risaleye yaklaşımımız bu şekildedir. Eski Türkiye Türkçesi metinlerinden farklı bazı özellikler taşıyan bu risalenin bu dil grubunun tabiî sınırlarına dahil bir diyalekti temsil etmesi ihtimali üzerinde duruyoruz.