"doğum günümü ifşa etmeyeydiniz de akrep burcu olduğum anlaşılmasaydı" diye haykıran yazar.
şaka bir yana; ikizine olan sevgisini dizginleyemeyen ve hatta kelimelere dökemeyen, kelimelere dökememesinin bahanesi olarak da onun kadar iyi yazar olamadığını iddia eden yazardır. sakallarını kesince yumurtanın fırçalanmayan tarafına benzeyip 14 yaşına dönen baby face yazardır hem de.
sevmeyi bilen bir insan olduğu için kıskançlığı da aşırı boyutlarda yaşar, büyüdüğü ekosistemden dolayı da bu kıskançlık çoğu zaman fiziksel şiddet olarak vuku bulur ve aslında tüm bu nedenlerden dolayı üzülen kendisi olur. o ise bu mevzulara hep alışık olduğu için gülmeyi tercih eder.
maksat onu tanıyanlar şen şakrak biri olarak bilsindir.
onu tanıyanlar ilk önce "ne kadar kaba saba" bir adam olduğunu söylemekle birlikte yanılgılarını anladıktan sonra kendisine güvenip böyle böyle diye anlatırlar. velhasılı o yine de güler.
egosu melih gökçek'le yarışır bazen, bazen de bir su samuru gibi kayalıkları hiç siklemeden takılmasına devam eder, hep güler işte.
gözleri hep ikizini, türküler dinler öyle sıkılmasını engeller kendi çapında. bazen de engelleyemez ama yine de güler.
istanbul'dan ankara'ya giderken hiç bir tanıdığını kapıya kadar bile onu yolcu etmesi için gelmesine izin vermez, duygusal adamdır özünde. ama belli edemez. kendiyle baş başbaşayken belli edebilir anca.
ama yine de evden otogara doğru gitmek için bir elinde valizle çıkarken zeytinburnu metro istasyonunun üstgeçidinde yürürken "o tarafa" hiç bir zaman bakamaz.
neyse içimi dökmem gerekiyormuş yazdık gitti. bu saatten sonra yarın derse de gitmem zaten* zaten repeat yapıyoruz hazırlıkta hiç gidesim yok da, bahane işte.
özel mesajda da kısa kısa yazmaya çalıştım, buradan da söyleyeyim. harbiden teşekkürler la, şurada yalandan da olsa doğum günün kutlu olsun sözleri bile zevk veriyor okurken,