Nasıl ki tüm ufo söylencesi, üçüncü tür muhabbetleri, wellsin 19. Yüzyıl sonunda kaleme aldığı dünyalar savaşı isimli kitapla başladıysa, popüler kültürdeki vampir fenomenolojisi de bram stookerın bu kitabıyla start almıştır. Stooker, ortaçağ boyunca dillendirilmiş tüm vampir öykülerini, sağlam bir backgrounda otutarak, fatihin iç oğlanı vlad tepesin kimliğinde, fiksiyon olarak insanlığa hediye etmiştir. Fiksiyonel bir figür olduğundan, içerisine bolca fantastik özellik de dahil etmiştir. Örneğin, vampirlerin tüm mitlerinin doğduğu coğrafya olan transilvanyada, vampir panpalar kızıl saçları ve gündüz saatlerinde yöre halkına tarla yardım etmekle kendilerini görevli hisseden kadirşinas varlık formlarıdır. Olur da kötülük yaparlarsa, karşılarında çekirdek yiyip üzerlerine atın, kurtulursunuz. Ama ticari kaygılar, bir mit yaratmak isteği baskın gelince, düşman halktan insanları kazığa oturtan bir yöneticinin tarihsel öyküsünden, gece mezarından korku saçarak kalkan, kan emen, kendisine has şatosunda binlerce yıl yaşayabilen vampirik öğeye dönüşüvermiştir.