Her şeyin bittiğini farketmişseniz, umudun kafdağının değil bu hayattaki tüm dağların ötesinde olduğunu hissetmişseniz, sabah kalkmak gece yatmak,..., hiç bir şey yapmak istemiyor olarak bulmuşsanız kendinizi, sizi eve götürecek otobüsün kalktığı duraktan ötelere nedensizce yürüyorsanız, gökyüzüne arada bir bakıp tüm dünyayı en başa götürecek bir felaketi arzuluyorsanız, bir şeyi yapmakla yapmamak, şu yada bu şekilde yapmak arasında hiç bir fark göremiyorsanız artık,, rüyalarızda kalmak için sonsuz bir istek duyuyorsanız, yemek yemeyi sadece üç dakikaya sığdırıyorsanız sıkıntıdan, kendinizi savunmak içinizden gelmiyorsa hiç bir yerde hiç bir zaman, ver her yerde her zaman karanlıkta ılık bir ortamda durduk yere pat diye ölmeyi hayalliyorsanız, kimseye diyecek yada kimseden dinleyecek tek bir sözünüz bile kalmamışsa, doğumunuza neden oldu diye arada sırada annenize kem gözlerle bakıyorsanız, üstüne üstlük tüm bunlar olmuyormuş gibi "mutlu", "olağan" ve "dengeli" bir hayatınız varmış gibi göstermek zorundaysanız,....
işte bu gerçek ve geri dönüşsüz bir felakettir ve yapabileceğiniz tek şey arada bir müziği son ses açmak, kısmamakta direnmek, ve ölümü beklemektir, yada olaya müdahale edip tıpkı bir oyundaki keskin nişancı gibi yere sermektir düşmanınızı, kendinizi...