bugün

besy

dostoyevskinin Karamazov Kardeşler ile birlikte en iyi iki kitabından birisi. -Tabii bu yorumu yaparken Yeraltında Notlar adlı şaheser değerlendirme dışı tutuyorum. - rus devrimci gençliğiyle alakalı oldukça sağlam saptamaları olan bu kitapta hemen her türden insana rastlamak mümkündür. dostoyevskinin psikolojik tahlilleri tavan yapar. kirillov karakteri için bile okunması gerekmektedir. kitaptan şöyle bir alıntı paylaşmak istiyorum ;

-Az mı buluyorsunuz intiharları?

+Hem de çok az.

-Gerçekten mi az buluyorsunuz?

Karşılık vermedi. Kalkıp ileri geri dolaşmaya başladı. Düşünceliydi.

-insanları kendilerini öldürmekten alıkoyan şey ne sizce? –dedim.

Ne konuştuğumuzu hatırlamak ister gibi dalgın dalgın baktı yüzüme.

+Henüz… tam bilmiyorum… iki boş inanç alıkoyuyor sanki, iki şey; yalnızca iki şey; bunlardan biri çok küçük, öbürü çok büyük. Yalnız küçük olan da çok büyük.

-Küçüğü ne?

+Acı.

-Acı mı? Bu olayda bu kadar önemli olabilecek bir şey mi acı?

+Birinci derecede önemlidir. iki tür intihar vardır: Bir, büyük bir acı ya da öfkenin etkisiyle intihar edenler; iki, çıldırıp intihar edenler. Bunlar aniden bitirirler işlerini. Acıyı pek düşünmezler. Birdenbire biter her şey. Ama bu işi bir de aklı başında, bilinçli olarak yapanlar vardır… bunlar çok düşünür.

-Aklı başında mı? Yani bile bile intihar eden de mi var?

+Çok. Boş inançlar olmasa çok daha fazla olurdu; çok, çok daha fazla;
herkes.

-Herkes mi?

Yanıt vermedi.

-Acı çekmeden ölmenin hiç yolu yok mu?

Tam karşımda durdu.

+Kocaman, bir ev büyüklüğünde bir kaya düşünün, -dedi.- Kaya havada asılı duruyor ve siz onun tam altındasınız. Bu kaya üzerinize… başınızın üzerine düşse… acı duyar mısınız?

-Ev büyüklüğünde bir kaya mı? Korkunç bir şey olacağı kesin.

+Korku değil sözünü ettiğim; acı duyar mıydınız?

-Dağ gibi bir kaya… on binlerce tonluk bir ağırlık… Hiç acı duymazdım herhalde.

+Ama kaya üzerinizde asılı durdukça hep dehşet içinde olurdunuz. Bundan korkmayacak kimse yoktur: Dünyanın en büyük bilgini de korkar, en büyük doktoru da. Acı duymayacağını bilmesine karşın herkes yine de ya düşerse diye acıyla kıvranırdı.

-ikinci neden nedir? Büyük olanı?

+Öbür dünya.

-Yani ceza olarak mı?

+Fark etmez. Öbür dünya işte, yalnızca öbür dünya.

-Peki ya öbür dünyaya inanmayan ateistler?

Yine karşılık vermedi.

-Kendinizden yola çıkarak yaptığınız bir değerlendirme olmasın bu?

Kızardı:

+Ancak kendinize bakarak bir değerlendirmede bulunabilirsiniz, -dedi.- Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan. Herkes için amaç budur.

-Amaç mı? O zaman kim yaşamak ister ki?

+Hiç kimse, -dedi kararlılıkla.

-Benim bu işten anladığım, -dedim:- insanoğlu ölümden korkuyor, çünkü yaşamayı seviyor; doğanın da buyruğu bu.

+Alçaklık bu! Bütün sahtekarlık da burada, -dedi; gözleri kor gibi yanıyordu.- Hayat acıdır; hayat korkudur ve insanoğlu mutsuzdur. Bugün yalnızca acı ve korku var. insanoğlu hayatı seviyor, çünkü acıyı ve korkuyu seviyor. Buna da uygun yaşıyor. Acı ve korkuya karşılık olarak verilmiştir hayat; hep aldanılan yer burası. Bugünkü insan, o insan değil daha. Ama bir gün o yeni insan gelecek; yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark görmeyen mutlu, gururlu, yeni insan. Acıyı ve korkuyu kim alt ederse o Tanrı olacak. Öbür Tanrı artık olmayacak.

-O zaman… size göre öbür Tanrı var?

+Hayır, yok; ama var da aslında. Taşın kendisinde acı yoktur, ama taştan duyulan korkuda acı vardır. Tanrı da ölüm korkusundan duyulan acıdır. Acıyı ve korkuyu alt eden, Tanrı olur. Bu, yepyeni bir hayat, yepyeni bir insan demektir, her şeyin yeni olması demektir. Tarih de iki döneme ayrılacak o zaman: Gorillerden Tanrı’nın yok olmasına ve Tanrı’nın yok olmasından…

-Gorillere mi?

+Yeryüzünün ve insanoğlunun fiziksel değişimlerine dek geçen dönemler. insan, Tanrı olacak ve fiziksel olarak değişecek. Dünya da değişecek, bütün yapıp ettiklerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız değişecek. Ne dersiniz, insanoğlu fiziksel olarak değişir mi acaba o zaman?

-Yaşamakla yaşamamak arasında bir fark kalmayacağına göre herkes kendini öldürecektir… alın size değişim.

+Bunun bir önemi yok. O aldanmayı öldürecekler. Asıl özgürlüğü, asıl bağımsızlığı isteyen kişi kendini öldürmeye cesaret etmek zorundadır… Kendini öldürmeye cesaret eden kişi aldanmanın da sırrına ermiş demektir. Özgürlükte varılabilecek son noktadır bu; bunun ötesinde özgürlük yoktur, bunun ötesinde hiçbir şey yoktur. Kendini öldürmeye cesaret edebilen, Tanrı’dır. Bugün herkes bunu yapabilir ve böylece Tanrı’yı yok edebilir… böylece her şeyi yok edebilir. Ama bunu daha kimse yapmadı.