bugün

yabancı dilde eğitim

bir nesil vatan evladını pozitif bilimlerden tiksindirten büyük eğitim yanlışlığı.

şöyle ki sistem değiştirilmeden önce hatırlarsınız ki anadolu liselerine lisede değil ortaokulda girilirdi.
yani henüz ilkokulu yeni bitirmiş gevrek bünyeler birden bambaşka bir dünyayla yani yabancı dille tanışırlar ve hazırlık denen sınıfta 24 saat yabancı dil(ingilizce) eğitimi almak üzere programlanırlar. halbuki daha oyun çağıdaydık bee yavv..
neyse buraya kadar problem yok. yabancı dil öğrenmenin neresi kötü ki iyi ki de öğrendik. o kısmı güzeldi eğlenceliydi.
ya sonrası hazırlık bitti ve işte ızdırap orda başladı.
90' lı yılların başında anadolu lisesine başlayanlar bilir matematik ve fen bilgisi dersleri de ingilizce verilirdi o vakit.
işte ırzımıza geçmeye o zaman başladılar. ilkokuldan getirdiğimiz sayısal bilgimizle; bize yabancı dille aktarılan kavramları öğrenmemizi anlamamızı beklediler bizden.
nasıl büyük bir eğitim planlaması faciasıdır bu hala anlayabilmiş değilim.
eğitim psikolojisi okumuşlar bilirler ki zaten o yaş grubuna dahil olan çocuklar henüz ergenliğin eşiğindedirler; soyut ve analitik düşünmeye henüz başlamaktadırlar.
böyle bir ortamda sen de kalkıp bu çocuklara hala temel sayılabilecek eğitimi yabancı bir dille veriyorsun.
hem de kimlerin elinden.
kesinlikle bu işin ehli olmayan mevzubahis konuyu yabancı dille nasıl aktaracağını bilmeyen ama yine de bu konuda kasan sonradan çat pat öğrendiği yabancı diliyle bu işi kotarmaya çalışan yetersiz öğretmenlerle.
bunun sonucunda maalesef o kayıp yıllarda sayısal temelini oluşturamamış zavallı bireyler yetiştiyorsun.**
o yıllardaki fen bilgimden geriye kalan sadece şu: mitochondri is the powerhouse of cell membrain. iyi de kardeşim bu mitokondriyi sana sınavlarda ingilizce mi sordular hayır.
ha noldu sonra öss' de topu topu üç tane fen sorusu çözdüm üçü de yanlış çıktı*
bu olayda benim de mallığım var ama suçun büyüğü bize bunu reva görenlerde.