bugün
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen12
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi18
- zalbert ramstein10
- gizli samyel ile evlenmek12
- hazır olun yeni pandemi geliyor8
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi16
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak16
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı16
- tek eşliliğin çok güzel bir şey olması10
- 4 haziran 2024 anayasa mahkemesi kararları16
- anın görüntüsü9
- trt de memesi gözüken kadın38
- bulunduğunuz yerin hava durumu27
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi13
- bedenini hunharca teşhir eden türk kızı9
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar11
- sinemaya gitmeme sebepleri8
- mfö'nün en güzel şarkısı13
- israil'deki orman yangınına sevinen araptaparlar9
- galatasaray'a verilen komik faul10
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması14
- arda güler8
- sözlük erkeklerinin birbirini kıskandığı gerçeği8
- devletin imanı arttıkça aklı azalır11
- 4 haziran 2024 istanbul sıcağı9
- türbanlı porn starlar9
- jose mourinho37
- türkiye de intihar vakalarının artması9
- albay kemalin sözlükteki yeri10
- albay kemal13
- travesti ile aynı yatakta uyanmak10
- kadınlar konusunda bilmek istediğiniz ne var9
- magicovento13
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak13
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası16
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız19
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın8
- bütün sokak köpeklerini tehlikeli sanmak18
- icardi190514
- nihavend longa10
- neden evlenmiyorsunuz22
- sözlükte belindeki kemer olunacak kızlar10
- ismet gurbuz 202414
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği14
- sözlükçülerin albay kemal'e bok atma sendromu8
tanım: 4. ve 5. Sınıfta okuyan tıp öğrencisi olmaktır. Yeni başlayanlar için mesai koşuşturmacası, tecrübeli olanlar için kariyer yolculuğudur.
Eylülün ilk günlerinde toplaşılmıştır yine. Dördüncü veya beşinci sefer aynı tipleri görürsün bir yaz tatili farkıyla. Ama bu kez beyaz görürsün, herkes doktor önlüğünü kuşanmış, insanlık tek tip üniformaya dönüşmüştür. Beyazın verdiği heyecanı hissedersin. Sen de giyiyorsun ne de olsa. Ders başlamak üzeredir, vasati bir hasta telaşıyla stajyer grubunla doktorun yanına çıkarsın. Doktor başlar yatan hastaları ziyarete. Tıbbi deyimle vizittir kendisi. Asistanları arkasına alıp bütün hastaları dolaşır, konuşur, durmadan vızıldar asistanlar. Arkadaşlarının hocanın peşinden ayrılmadığını görüp takılırsın kuyruğuna. Eğer derslerine düzenli çalışan, hocaların gözdesi olan o öğrenciysen cenneti ayağına alırsın. Sınav öncesi kağıtlara şöyle bakan biriysen 1-2 dinlersin sonra bayar. Hoca da gitmiştir nihayetinde, gitmeden önce saat 11de gelip yoklama alıcam, kaçmayın kameralar var düzerim tarzında ayar verir. Bilirsin yok yazıldığında sınava giremeyeceğini. Saat daha 9u çeyrek geçiyor. o saate kadar burada ne yapacağız? diye..
Düşünmezsin.
ilk gündür çünkü. Göz açlığı, bilgi açlığı, vaka açlığı vardır sende. Ayrıca doktorun sana hasta vermiştir, daha hikayesini yazacaksın. Üçünü topla içler dışlar çarpımı yap, elde kaldı heves. iyidir hevesli olmak, afyonunu patlatır, ruhunu ısıtır. Neyse hasta odasına girersin. Hastanın gözlerinin içine bakarsın. Kimisi sevimlidir, kimisi kapalıdır, bazısı da acı çeker. işte insanlığın bir kısmını bahçede bırakmıştın ya, o odanın kapısından girdiğinde tekrar yerden toplarsın.
Sevgi.
Öfke.
Acıma.
Bir anda dozları yükselir. Biraz üşürsün, acırsın. Bu acıma youre pathetic teki alaylı kompleksli cinsten değildir. Kendinden de bir parça katarsın. Empati kurmaya çalışırsın. Başardığını zannedip anlık heveslerle kendini mutluluğa hazırlarsın ama olmaz. Beceremezsin.
Bazı şeyler böyledir. Ne kadar ıkınsan da değiştiremezsin gerçeği. Doktor da olsan öğrenci de olsan bu böyledir. Zaten önemsemediğini on dakika sonra kuracağın pijama, terlik, ev üçgeni hayalinden anlarsın.
Yüz küsür arkadaşınla okuduğun sınıf artık gruplara bölünmüştür, 20-40 kişilik gruplara. En sevdiğin arkadaşlarınla da ayrı gruplara düşmüşsündür. Kötü değil mi?
Kırklık bir güruh şeklinde yürüyeceğini, takım ruhuna alıştırmaya çalışırsın kendini. Yeni arkadaşlıklar, yeni hevesler edinirsin, onların hayalini kurarsın. Gel gör ki takım ruhu yerine on parçaya bölünmüş bir balkabağı görürsün. Sıkıcıdır. Bazen tiksinirsin ama mecbursundur birlikteliğe.
Üç sene okuduktan sonra günlük hayatta bana öğrenimimin faydası çok dokundu diyebilen kaç kişi var? Üç sene boyunca öğretim sisteminin acizliğinin, zamansızlığının ve kısırdöngüsünün içimizi doldurduğu kadarız. Bazıları bunun farkında ve ötesini tecrübe ediyor, etmeye de devam ediyor. Bize oturup saatlerce ders çalışmak kolay geliyor. Halbuki o bilgileri hastahanede tecrübe edip öğrenmek? O kadar kolay değil. Kolay mı? imkansız. Çünkü sınavda çok şey isteniyor. Not okumak daha kolay. Hastahane zaman kaybı mı peki? Eh hem öyle hem değil. Tamam biraz öyle! Halbuki sınavlar yazılı değil de pratik olsa hasta üzerinden gerekli olan bilgiler öğrenilse ve sınavda istense hem daha eğlenceli, daha didaktik, geleceğe yatırımı gerçekçi derecede olan bir bilgi birikimi öğrenilirdi. insan yaptığı bir şeyi asla unutmaz. Kağıt parçalarındaki yazılar haftalar sonra uçar, panik anında sadece pratik tecrübe insana yardım eder. Ne önemi var teorik bilginin hasta zarara uğradıktan sonra? 4. Sınıfta da 5. Sınıfta da durum farklı değil.
Ne yazık ki.
Sadece ambalajı güzel. Önlüklerin beyazlığı da cabası.
Neden pratik sisteme geçilmiyor?
- Şşt, uyandırma çocukları.
Eylülün ilk günlerinde toplaşılmıştır yine. Dördüncü veya beşinci sefer aynı tipleri görürsün bir yaz tatili farkıyla. Ama bu kez beyaz görürsün, herkes doktor önlüğünü kuşanmış, insanlık tek tip üniformaya dönüşmüştür. Beyazın verdiği heyecanı hissedersin. Sen de giyiyorsun ne de olsa. Ders başlamak üzeredir, vasati bir hasta telaşıyla stajyer grubunla doktorun yanına çıkarsın. Doktor başlar yatan hastaları ziyarete. Tıbbi deyimle vizittir kendisi. Asistanları arkasına alıp bütün hastaları dolaşır, konuşur, durmadan vızıldar asistanlar. Arkadaşlarının hocanın peşinden ayrılmadığını görüp takılırsın kuyruğuna. Eğer derslerine düzenli çalışan, hocaların gözdesi olan o öğrenciysen cenneti ayağına alırsın. Sınav öncesi kağıtlara şöyle bakan biriysen 1-2 dinlersin sonra bayar. Hoca da gitmiştir nihayetinde, gitmeden önce saat 11de gelip yoklama alıcam, kaçmayın kameralar var düzerim tarzında ayar verir. Bilirsin yok yazıldığında sınava giremeyeceğini. Saat daha 9u çeyrek geçiyor. o saate kadar burada ne yapacağız? diye..
Düşünmezsin.
ilk gündür çünkü. Göz açlığı, bilgi açlığı, vaka açlığı vardır sende. Ayrıca doktorun sana hasta vermiştir, daha hikayesini yazacaksın. Üçünü topla içler dışlar çarpımı yap, elde kaldı heves. iyidir hevesli olmak, afyonunu patlatır, ruhunu ısıtır. Neyse hasta odasına girersin. Hastanın gözlerinin içine bakarsın. Kimisi sevimlidir, kimisi kapalıdır, bazısı da acı çeker. işte insanlığın bir kısmını bahçede bırakmıştın ya, o odanın kapısından girdiğinde tekrar yerden toplarsın.
Sevgi.
Öfke.
Acıma.
Bir anda dozları yükselir. Biraz üşürsün, acırsın. Bu acıma youre pathetic teki alaylı kompleksli cinsten değildir. Kendinden de bir parça katarsın. Empati kurmaya çalışırsın. Başardığını zannedip anlık heveslerle kendini mutluluğa hazırlarsın ama olmaz. Beceremezsin.
Bazı şeyler böyledir. Ne kadar ıkınsan da değiştiremezsin gerçeği. Doktor da olsan öğrenci de olsan bu böyledir. Zaten önemsemediğini on dakika sonra kuracağın pijama, terlik, ev üçgeni hayalinden anlarsın.
Yüz küsür arkadaşınla okuduğun sınıf artık gruplara bölünmüştür, 20-40 kişilik gruplara. En sevdiğin arkadaşlarınla da ayrı gruplara düşmüşsündür. Kötü değil mi?
Kırklık bir güruh şeklinde yürüyeceğini, takım ruhuna alıştırmaya çalışırsın kendini. Yeni arkadaşlıklar, yeni hevesler edinirsin, onların hayalini kurarsın. Gel gör ki takım ruhu yerine on parçaya bölünmüş bir balkabağı görürsün. Sıkıcıdır. Bazen tiksinirsin ama mecbursundur birlikteliğe.
Üç sene okuduktan sonra günlük hayatta bana öğrenimimin faydası çok dokundu diyebilen kaç kişi var? Üç sene boyunca öğretim sisteminin acizliğinin, zamansızlığının ve kısırdöngüsünün içimizi doldurduğu kadarız. Bazıları bunun farkında ve ötesini tecrübe ediyor, etmeye de devam ediyor. Bize oturup saatlerce ders çalışmak kolay geliyor. Halbuki o bilgileri hastahanede tecrübe edip öğrenmek? O kadar kolay değil. Kolay mı? imkansız. Çünkü sınavda çok şey isteniyor. Not okumak daha kolay. Hastahane zaman kaybı mı peki? Eh hem öyle hem değil. Tamam biraz öyle! Halbuki sınavlar yazılı değil de pratik olsa hasta üzerinden gerekli olan bilgiler öğrenilse ve sınavda istense hem daha eğlenceli, daha didaktik, geleceğe yatırımı gerçekçi derecede olan bir bilgi birikimi öğrenilirdi. insan yaptığı bir şeyi asla unutmaz. Kağıt parçalarındaki yazılar haftalar sonra uçar, panik anında sadece pratik tecrübe insana yardım eder. Ne önemi var teorik bilginin hasta zarara uğradıktan sonra? 4. Sınıfta da 5. Sınıfta da durum farklı değil.
Ne yazık ki.
Sadece ambalajı güzel. Önlüklerin beyazlığı da cabası.
Neden pratik sisteme geçilmiyor?
- Şşt, uyandırma çocukları.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar