bugün

bir daha asla yaşanmayacak güzel anılar

-mario oynamak. fakat geçemediğim bölüm olunca, reset atmaktan makinenin power düğmesini aşındırsam da, akşam annemin eve gelip beni kolunun altına alıp, benim geçemediğim bölümleri kadının takır takır geçerken salonun ortasında mutluluktan gebermem.

-magnum yemek babamın her hafta sonu sektirmeden bizi görmeye gelip cebinden 500 lira* çıkarıp git aileye magnum al bakalım deyip totomo vurması. tabi o 500 liradan fazla fazla artınca hadi mahalledeki arkadaşlarına da magnum ısmarla o parayla, koca adam oldun * deyip paranın üstünü bana bırakması. foça nın son durağında arkadaşlarımla kaldırımda oturup etraftan gelip geçenleri incelerken magnum yemek.

-çarpım tablosu ezberlemek 2lerden 9a kadar ezberleyince annemin beni ve tüm arkadaşlarımı yemeğe götürmesi, benim çarpım tablosu ile hoşlandığım kıza hava atmam.

-sokakta top oynamak servisten inildiği anda üstümde ki önlüğü çıkartıp içimde ki tshortle kalıp, eve çıkma zahmeti göstermeyip, anne gelene kadar geberene kadar arkadaşlarla top oynamak. bizden azıcık büyük abilere "abanmayın" diye sitem etmek. aylık oynarken adam gibi sektiremeyenlerle işkence etmek. fakat annemin işten gelip arabadan indiği görünce hemen oyunu bırakıp eve çıkmak, uyuyana kadar ders çalışmak.

yılan oynamak babamın 3300 da yardıra yardıra telefonun tuşlarını kız kardeş ile aşındırmak. sonra yüksek skoru kız kardeşimin yapması 2 hafta sonra tekrar babanın bizi alıp gezmeye götürdüğü gün kardeşimin skor tablosunu açması ve kendisinin yaptığı skorun geçildiğini görünce, babanın gizli bir yılancı olduğunu öğrenmemiz. bunu yıllarca babanın kafasına kakarak prim yapmamız.

eve ilk bilgisayar gelişi 94 yılında, monitörün kasanın üstünde duran bilgisayarım geldi. ben evinde mutluluktan koşarak turlarken 3 yaşında olan kardeşimin hiç bir şey algılamayıp dilini disket yerine sokması...

hiç birini bir daha yaşıyamıyacağım eheuheue