en kötüsü de ne biliyor musun o kadar çok severken, kendinden çok severken birini onun buna inanmaması seni olmadığın bişey için olmadığın biri için suçlaması. en çok yapmaktan korktuğun şeyler için seni suçlaması. aslında seni ne kadar iyi tanımasına rağmen, gözlerinin içine baktığında aslında bilmesine rağmen, anlamasına rağmen senin onu sevdiğini bunu inkar etmesi. sen her defasında o üzülmesin diye hareket ederken onun bunu görmezden gelmesi. sen onun için kendini gözden çıkararak yaptığın şeyleri onun görmemesi, görmezden gelmesi belki.
seni seviyorum. ne desen seviyorum. çünkü seni sadece sevdim ben. öylesine sevmedim seni bi bütün olarak aldı kalbim ve sana çarptı benim.
sana yalan söylemedim ben hiç.
arkandan iş çevirmedim hiç habersiz bi yere gitmedim 100 metre uzağa bile.
yolda bile dim direk önüme bakıyorum ben önümü bile görmüyorum kör gibiyim. burnumun dibinde ki arkadaşımı görmüyorum. elinde aslında olmayan broşürü bana uzatmasına rağmen istemiyorum deyip gidiyorum.
hiç bi kızla konuşmuyorum ben. kız bulunan ortamda bile durmuyorum gidiyorum.
senin mutluluğundan başka bir şey mutlu etmiyor beni. bende hep mutluyken görmek istiyorum seni gülerken görmek istiyorum öyle seviyorum çünkü sen mutluyken.
sana yaptığım şeyler fedakarlıklar az görünebilir ama bi üniversite** neyse hepsini söylemiycem bunları söylemek için yapmadım.
en basitinden sabah sen uyanır uyanmaz seni göreyim diye beni gör diye kapında sabahladım senin için seni sevdiğim için. her erkek bi kadın için kapısında sabahlamaz onun. yapan da benim etrafımda yok. tek bir arkadaşım var o da sadece 2 saat kapıda bekleyip gitti.*
o kadar kavgalarımıza rağmen benim yaptığım hatalara, senin yaptıklarına.
hiç biri umurumda değil ben seni seviyorum. ben seni mutlu edicem sen benim sevgilimsin ve sen en iyisine layıksın ve ben bunu sağlıycam. çünkü benim sevgilim mutluluğu hakkediyor. mutlu olmayı hakkediyorsun. en çok gamzelerin yakışıyor o yüzüne gülmek yakışıyor.
