bugün

barış akarsu

ırakta ki çocuklara üzüldüm (üzüldüğümle kalmadım incirliğin önünde ki bak' ın eylemlerinden, tezkere mitinglerine, mitinglerden, savaşa hayır afişlemelerine varana kadar her türlü eylemselliğin içerisin de yer aldım) uğur kaymaz' a, pülümür' de hayatını kaybeden askerlere , filistinlilere , kazım koyuncu' ya ve tabii ki barış akarsuya' da üzüldüm .

sizin minderinize gelmek pahasına ; barış akarsuyu bir kere olsun dinlemedim, dizisini de seyretmedim . yanılmıyorsam birgün gazetesin de bir röportajını okumuştum, aklı başın da laflar edip, halkına, değerlerine, çevreye sahip çıkacağından bahsediyordu.

şimdi, ölümle yüzleşemediğim yada medyanın beni yönlendirmesiyle mi duygusallaşıp üzülüyorum? ulan için de bulunduğun sistem, doğası gereği tüketimi pompalayacak ve bunları da kendi yarattığı değerler üzerinden pazarlayacak. gepgenç bir insanın ölümünü sığ bir yaklaşımla, medya manipüle ediyor, ne kadar cıvık duygulara sahipsiniz yüzeyselliği karşısın da burnumu tıkıyorum.

yaşamın öznesi insandır, insanı insan yapan da duygularıdır ; bir insan ölmüş, elbette üzüleceğim. pardon , sizce üzülmeyi hakkettim mi?