herşeyin büyüsü kaçıyor, heyecan bitiyor. karşınızda bir öküz varsa olay işkenceye dönüştüğü gibi, hemen sonrasında gelen ayrılık gibi hayırlara vesile de olabiliyor.
böyle bir deneyimim olmadı ancak sevgiliyi 2 gün evimde misafir etmek gibi bir hata yaptım ki hayatımın en gergin geçen 2 gününden biriydi. adam resmen gözlem yapmaya gelmiş. ev yaşantımı inceliyor, alışkanlıklarımı, düzenimi. evlenilebilir olup olmayışımı. tamam, bunu yapmaya hakkın vardır belki ama bunu hissettirmeden yapsana. ama yok, sürekli eleştirdi, sürekli bana birşeyler öğretmeye çalıştı.
-dikkat ettim de, dolapların kapaklarını çok sert kapatıyorsun ?
+acele ediyorum, ondan.
-patatesi teflon tavada mı kızartacağız?
+evet, başka tavam yok.
-yüksek ısıda teflon sağlığa zararlıdır. senin bunu biliyor olman lazım.
+bilmiyordum.
alttan alıyorum çünkü misafir. o evin sahibi gibi davransa bile benim için o bir misafir ve kendi evime gelmiş kimseye kötü davranamam, tartışmaya izin vermem. sabırla idare ediyorum.
-şu yere düşen hırkanın üzerinden 2 kere geçtin ve almadın.
+öyle mi ? görmedim .
evde giydiğim komik patiklerimi almış kokluyor.
-aaa bunlar hiç kokmuyor ?
+temiz bir insanım ben, niye koksun ?
-çok güzel ya, aferin aşkıma.
+ (aferin mi ? )
gece yoldan geldi, yorgundur diye ona kendi yatağımı verdim. ben de diğer odalar aşırı derecede soğuk olduğu için aynı odada yerde yatmak zorunda kaldım. yer yatağı falan da yok, bir yorganı yere serdim ve üzerinde uyudum. yerde kendisi yatmayı teklif dahi etmedi. söylediği tek şey, büyük bir şaşkınlıkla 'neden yerde yatıyorsun, e yanıma gelsene'. oldu. benim tek kişilik yatakta iki ikişi uyumam mümkün değil, bakmayın öyle, sevgili de olsa mümkün değil.
'yok yok, iyi böyle sen de rahat yat, yoldan geldin'.
yerde yatmayı teklif dahi etmeyişindeki kabalığı yıllar sonra bir gün babamla aynı durumda olduğumuz gün anladım. 'baba sen yatakta yat ben yerde yatarım', kabul etmedi. üstelik belinde problem falan var. yalvardım, ikna edemedim, o yerde yattı, ben yatakta. benim rahatımı bozmak istemedi. lan dedim, benden 20 yaş büyük babam bile bana kıyamadı ve o çocuğu da olsam karşısında bir bayan olduğunun farkındaydı. ve sen nasıl bir erkektin öyle, nasıl bir sevgiliydin ?
çok değişik başka anılarım da var. birgün markette alışveriş yapıyoruz, bir sürü meyve aldık. önceden bu konuda azarlanmışlığım var. sıcak bir yaz gününde kolunda taşıdığı ceketi elinden alıp ver biraz da ben taşıyayım demeyi akıl etmediğim için bir sürü laf etti. bundan yola çıkarak sevgimi saygımı sorguladı. işte o gün de poşetlerin onun elinde birikmeye başladığını görünce elinden aldım hemen. o sırada hemen yanımızda bulunan bir genç olaya tanık oldu, benim torbaları alışımı, torbaların ağırlığı nedeniyle zorlanışımı ve sevgili kişisinin rahatlığını gördü. çocuk çok acayip birşey görmüş gibi oldu ve gülerek başını çevirdi. evet, bu gerçekten çok acayip birşeydi ama ben bunu o zamanlar tam olarak anlayamıyordum.
ilk sevgilimdi, sevgili nasıl olur bilmiyordum. ona tepki verecek kadar ne kafam basıyordu, ne de siktir git diyecek özgüvenim var. bir de seviyordum. nedense.
şimdi böyle konuşunca ölünün ardından konuşmuşum gibi biraz da rahatsız oluyorum ama yazmak iyi birşey.
beni sevdi mi bilmiyorum. çünkü beni sevmediğini söylediğimde, sevdiğine dair hiçbir şey duymadım. bu onu sinirlendiriyordu. 'allah'tan kork raison , bak yukarda allah var, ben mi seni sevmedim, ben sana şunları şunları yapmadım mı...'.
birine yemin ederek onu sevdiğini ispatlayabileceğini düşünmek...bilemiyorum. umarım bir sevenin vardır şimdi.
konu fena dağılmış. pardon. sevgiliyle beraber aynı evde yaşamayı aklınızdan geçirmeyin, geçirirseniz güzel hayaller kurarsınız ve bu size hata yaptırır. sevgili iyidir, hoştur da bu kadar özelinize girmesine izin vermek hoş değil.