pilates

entry109 galeri
    53.
  1. kendisiyle yıldızımın bir türlü barışmadığı spor.

    iki defa ciddi ciddi niyet edip yapmaya kalktım ben bunu. işte salona gittim, yere minderler serdim, yanıma büyük yeşil toplardan falan aldım. ama nedense ikisinde de "hocam telefonum çalıyor." bahanesiyle daha yarısına bile gelmeden salondan çıkıp geri dönmedim.

    gülmeyin çünkü haklı bahanelerim var:

    1.denemem: hayatımın en yorgun günlerinden biriydi. iş çıkışı gittim, ortamda pilatese yeni başlayan tek kişi bendim. salonun geri kalanı "ebru şallı'lardan oluşuyordu." egzersizler çok ağırdı. üstelik dizlerinin üstüne çöküp o yeşil topu 15 kez indirip kaldırmak görüldüğü kadar kolay bir şey değil. baktım olmayacak, konsantre olmuş ebru şallı'lardan müsade isteyerek kısık sesle "hocam telefonum çalıyor." diyip salondan çıktım. ve huzur!

    2.denemem: bu şekildeki "zora gelemeyerek vazgeçme"lerden çok fazla haz etmeyen mücadeleci kişiliğimin zorlamasıyla ikinci derse girmeye karar verdim. aklımda tek bir cümle vardı: "bu kez her şey bambaşka olacak."
    enerji level'im %70'in üzerindeydi. daha derse girmeden spor salonunun girişine oturup çiğ köfte dürümümü yiyerek motivasyon seviyemi de arttırmıştım. her açıdan pilatese hazırdım. minderimi serdim, yanıma topumu aldım ve işte başlıy...

    o da ne?

    "sayın üyelerimiz! kırmızı salonda "dance to dance" aktivitemiz 5 dakika içinde başlayacaktır."

    telim yine kulağıma gitti! yüksek sesle: "hmm, öyle mi tamam hemen geliyorum." salondan çıktım! ve huzur...

    o gün "dance to dance" aktivitesinde, gangnam style at dansından tutun, roman havasına kadar çeşitli danslar denedik. "kudur, kudur mari ye kafanı." şarkısında bile oynadık . güldük, eğlendik belki ruhum pilatesteki kadar huzur bulmadı, vücudum esnemedi ama ben mutlu oldum.

    bu arada sakın benden kurtulduğunu sanma. mutlaka bir üçüncü denemem daha olucak. seni yenicem pilates!

    yeni pilates maceralarım coming soon!
    2 ...