bugün
- en obez özelliğiniz11
- gençler iş beğenmiyor9
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım11
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- mesajlaşılan kişinin çirkin çıkması8
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası17
- nişanlı kalmanın saçma olması9
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması13
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü15
- larisalisa20
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım12
- en dindar özelliğiniz37
- chat sitesi kurmak9
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi28
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git14
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- bik bik için diktiğim şort21
önce çaldım,
http://video.uludagsozluk...ssi-veren-şarkılar-33098/
sonra dedim ki alkol mü? açmadım hiç bir şey. odamın soluk ışığında tavana bakmaya devam ettim. neredeydim, neredeyim, ne olacağım? klasik günümüz insanı tedirginlikleri işte. sıradan düşüncelere kapılıyordum. sonra buna üzelmeye karar verdim. o kadar sıradanlaşmıştık ki, artık hayallerimizde bile sıradandık. boğaz köprüsünü köpek ısırmış bir balinanın yutmasını isterdim delikanlı çağlarımda. köprüyü yedikten sonra, köprü üzerindeki arabaların sürekli midesinde korna çalmasından dolayı da baş ağrısından karaya çıkıp ilaç fabrikalarını bir bir mideye indirmesini, kuyruğuna konan ödül için binlerce balıkçının atlara binmesini tahayyül ederdim. lakin ben de büyüdüm ve aklım sustu.
otomatik olarak geriye doğru kapanan bir kapıdan çıkmakta iken, kapı arkamdakine çarpar korkusuyla kapıyı usulca bırakmanın iyi bir adam olmak için yeterli kriter olduğuna bir maymunun muza tapması gibi taptım ne de yanıldım ben.
http://www.youtube.com/watch?v=YxxqVEIA8Qc
arkama baktım.
oysa bakmaman gerekirdi. o kapı kimin suratına çarparsan çarpsın. sanane mahluk. şarkımı dinledim iyice ve ortalarında bir düz yazı yazayım dedim. hikayenin ana kahramanı cemal ve eşi olacaktı. her düz yazım gibi bir paragrafa biraz yaklaştı uzunluğu. hatta deftere ne karaladıysam buraya da yazıyorum aynısını,
"yağmurun yoldan süzülüp geldiğini belli belirsiz görebileceğiniz kadar yokuş bir sokakta otururdu cemal ve eşi."
sonra bıraktım yazmayı ve çaldım yine,
http://www.youtube.com/watch?v=T-WiA8txq2U
şarkının yine ortalarına doğru öyle bir tükenmişim ki, aklım o kadar yitik ki, birden oturduğum 20 katlı bina yerden dikey kalkış yaptı. önce deprem oluyor sandım, sallantı gittikçe arttı ve bir anlığına da olsa uzay-mekanda evimin eğimi cemal'ın oturduğu yokuşun eğimine eşit oldu. hayata farklı bir bakış açısıyla; tanjant teta ile yaklaşıyordum ki evimin eğimi > cemal'in sokağı'nın eğimi oldu ve bütün eşyalarım cama doğru sürüklenmeye başladı. maddenin üç halinden biri olan katı sandığım oturma odamın camı aslında başka bir şeymiş. bir karadelik gibi önce 42 inç tv'mi, sonra çekyatlarımı yuttu. camsı karadeliği durduramıyorduk ve ev eğilmeye devam ediyordu. evin amacı dikey kalkış yaptığı yere paralel olarak uzanmak iken camın amacı ise kapağı açılmış çamaşır makinesinin içinde duran bir günlük donlarımı bile yutmaktı. cam iyice büyüyüp evi, evi bırak youtube'u bile yutabilirdi. ben de cam youtube'u da yutmasın diye hemen modemin fişini çıkarttım iyi de etmiştim.
hemen 2 gb'lık mp3 çalarımdan çalmaya başladım,
http://www.youtube.com/watch?v=IyzXWE3bDg4
çalarken korkmuyordum, oturma odamın camı mp3 çalarımı yutarsa yutsun. nasıl olsa sadece 2 gb. şarkı çalarken ev her şeyini ortaya koyarak yere paralel konuma geldi ve midesinde boğaz köprüsü olan balinayı yakalamak için birden kazan dairesindeki tüm brülörleri ateşledi. benim anlatımlarımda abartı hikayelere yer yoktur, dolayısıyla ışık hızında falan gitmiyorduk; yere göre 90 km/saat civarı olmalıyız.
bu arada mp3 çalar da gitti ki aklım[ı]dan oynatmaya başladım,
http://www.youtube.com/watch?v=CTL8mvYGrPo
ev balinaya doğru gidiyordu. kütle ve hızımıza bakacak olursak bu momentumla balinanın amına bile korduk. fakat köprü ne olacaktı? ev bunu düşünmedi bile tüm gücüyle balinaın midesine doğru bir darbe yaptı. bense tam bu esnada oturma odamın camı yutmasın diye evdeki son çay bardağına sarılmışım. sırtımı da yatak odasının kapısına yasladım cebimden çıkarttığım 20'likle rakı içiyorum.
büyük darbe gerçekleşiyor. balina yok oluyor. midesindeki arabalar da öyle. aşk yok oluyor kelebeklerdeki. kadın ve gözleri mahvediyor hepsini.
http://www.youtube.com/watch?v=9sTJo6_7frM
uçurtmalar uçuyor sözlüğümden. elimde çay bardağı. hayallerimdeki sen ve ben. birer yitik savaşçı. doğruluyorum kanepeden, odamdaki soluk ışığı da karanlığa gömüyorum. kafamı yastığa koyup, insanların içinde oturduğu kocaman camdan bir balina düşlüyorum...
http://video.uludagsozluk...ssi-veren-şarkılar-33098/
sonra dedim ki alkol mü? açmadım hiç bir şey. odamın soluk ışığında tavana bakmaya devam ettim. neredeydim, neredeyim, ne olacağım? klasik günümüz insanı tedirginlikleri işte. sıradan düşüncelere kapılıyordum. sonra buna üzelmeye karar verdim. o kadar sıradanlaşmıştık ki, artık hayallerimizde bile sıradandık. boğaz köprüsünü köpek ısırmış bir balinanın yutmasını isterdim delikanlı çağlarımda. köprüyü yedikten sonra, köprü üzerindeki arabaların sürekli midesinde korna çalmasından dolayı da baş ağrısından karaya çıkıp ilaç fabrikalarını bir bir mideye indirmesini, kuyruğuna konan ödül için binlerce balıkçının atlara binmesini tahayyül ederdim. lakin ben de büyüdüm ve aklım sustu.
otomatik olarak geriye doğru kapanan bir kapıdan çıkmakta iken, kapı arkamdakine çarpar korkusuyla kapıyı usulca bırakmanın iyi bir adam olmak için yeterli kriter olduğuna bir maymunun muza tapması gibi taptım ne de yanıldım ben.
http://www.youtube.com/watch?v=YxxqVEIA8Qc
arkama baktım.
oysa bakmaman gerekirdi. o kapı kimin suratına çarparsan çarpsın. sanane mahluk. şarkımı dinledim iyice ve ortalarında bir düz yazı yazayım dedim. hikayenin ana kahramanı cemal ve eşi olacaktı. her düz yazım gibi bir paragrafa biraz yaklaştı uzunluğu. hatta deftere ne karaladıysam buraya da yazıyorum aynısını,
"yağmurun yoldan süzülüp geldiğini belli belirsiz görebileceğiniz kadar yokuş bir sokakta otururdu cemal ve eşi."
sonra bıraktım yazmayı ve çaldım yine,
http://www.youtube.com/watch?v=T-WiA8txq2U
şarkının yine ortalarına doğru öyle bir tükenmişim ki, aklım o kadar yitik ki, birden oturduğum 20 katlı bina yerden dikey kalkış yaptı. önce deprem oluyor sandım, sallantı gittikçe arttı ve bir anlığına da olsa uzay-mekanda evimin eğimi cemal'ın oturduğu yokuşun eğimine eşit oldu. hayata farklı bir bakış açısıyla; tanjant teta ile yaklaşıyordum ki evimin eğimi > cemal'in sokağı'nın eğimi oldu ve bütün eşyalarım cama doğru sürüklenmeye başladı. maddenin üç halinden biri olan katı sandığım oturma odamın camı aslında başka bir şeymiş. bir karadelik gibi önce 42 inç tv'mi, sonra çekyatlarımı yuttu. camsı karadeliği durduramıyorduk ve ev eğilmeye devam ediyordu. evin amacı dikey kalkış yaptığı yere paralel olarak uzanmak iken camın amacı ise kapağı açılmış çamaşır makinesinin içinde duran bir günlük donlarımı bile yutmaktı. cam iyice büyüyüp evi, evi bırak youtube'u bile yutabilirdi. ben de cam youtube'u da yutmasın diye hemen modemin fişini çıkarttım iyi de etmiştim.
hemen 2 gb'lık mp3 çalarımdan çalmaya başladım,
http://www.youtube.com/watch?v=IyzXWE3bDg4
çalarken korkmuyordum, oturma odamın camı mp3 çalarımı yutarsa yutsun. nasıl olsa sadece 2 gb. şarkı çalarken ev her şeyini ortaya koyarak yere paralel konuma geldi ve midesinde boğaz köprüsü olan balinayı yakalamak için birden kazan dairesindeki tüm brülörleri ateşledi. benim anlatımlarımda abartı hikayelere yer yoktur, dolayısıyla ışık hızında falan gitmiyorduk; yere göre 90 km/saat civarı olmalıyız.
bu arada mp3 çalar da gitti ki aklım[ı]dan oynatmaya başladım,
http://www.youtube.com/watch?v=CTL8mvYGrPo
ev balinaya doğru gidiyordu. kütle ve hızımıza bakacak olursak bu momentumla balinanın amına bile korduk. fakat köprü ne olacaktı? ev bunu düşünmedi bile tüm gücüyle balinaın midesine doğru bir darbe yaptı. bense tam bu esnada oturma odamın camı yutmasın diye evdeki son çay bardağına sarılmışım. sırtımı da yatak odasının kapısına yasladım cebimden çıkarttığım 20'likle rakı içiyorum.
büyük darbe gerçekleşiyor. balina yok oluyor. midesindeki arabalar da öyle. aşk yok oluyor kelebeklerdeki. kadın ve gözleri mahvediyor hepsini.
http://www.youtube.com/watch?v=9sTJo6_7frM
uçurtmalar uçuyor sözlüğümden. elimde çay bardağı. hayallerimdeki sen ve ben. birer yitik savaşçı. doğruluyorum kanepeden, odamdaki soluk ışığı da karanlığa gömüyorum. kafamı yastığa koyup, insanların içinde oturduğu kocaman camdan bir balina düşlüyorum...
güncel Önemli Başlıklar