budapeşte

entry197 galeri
    56.
  1. istiklal Caddesi’nin çeyreği büyüklüğündeki Vaci Utca ve çevresinde yemek yiyebileceğiniz on kadar Türk lokantası var. Avrupa’da sulu yemek kültürü, bir sebzeden on çeşit yemek yapma kültürü kimi yerlerde çok zayıf, kimi yerlerde de hiç olmadığı için zengin mutfaklara rastlamak zor. Yine de Macar mutfağı bölge ülkelere göre daha iyi durumda denilebilir. En azından dünyaca ünlü Gulaş çorbaları var. Çorba dediğimize bakmayın, bizim türlü yemeği ile şehriye çorbasının karışmış hali gibi bir şey. Baharatı da oldukça yoğun olan bu çorbalardan birkaç kaşık güç bela yedikten sonra kendimizi döner tezgâhının önünde bulduk. Macarların özellikle kızartma ve ızgara konusunda iyi olduklarını söyleyebiliriz. Fakat hemen her yerde egemen et domuz eti. Salam, sosis, sucuk ve pastırmanın tamamına yakını da domuz etinden üretilmekte. Budapeşte, Tuna nehri tarafından ikiye bölünen Budin ve Peşte bölgelerinin birleşmesinden olan bir şehir. istanbul’un kardeş şehri ve nüfusu yaklaşık iki milyon. Budapeşte, panoramik manzara olarak gördüğümüz en güzel şehirlerden biri. Bu anlamda şehrin en doğru görüleceği yer Gellert Tepesi. Buradan bakınca başta Parlamento Binası, Buda Kalesi, Köprüler, Margit adası olmak üzere şehrin önemli bir kısmını kadraja sığdırabilirsiniz. Nehir üzerinde iki yakayı birbirine bağlayan bol miktarda köprü var. Aslanlı köprü olarak da bilinen Land Hid üzerinden Buda tarafına geçip, kaleye çıkıyoruz. Kalenin içinde yine panoramik manzarası gayet iyi olan bir restaurant var. Burada bir şeyler yerken, beş kişilik ekip tarafından canlı icra edilen Macar müziklerini de dinleyebilirsiniz. Biz de benzer bir şey yapıp kalenin arkasındaki tarihi sokakları geziyoruz. Turistik bölgelerin soğuk bir havası vardır. Genellikle esnafın derdi de gelen yabancıdan azami şekilde istifade etmektir. Fakat sokaklar gerçeği görmenizi sağlar. Budapeşte halkı oldukça kibir, saygılı ve insana değer veren bir halk. ilk günden bunu hissediyorsunuz. Hatta hangi durakta ineceğimizi hatırlayamadığımız bir tren yolculuğumuzda, güç bela telaffuz ettiğimiz Macarca durak isimlerine tebessüm edip, sıkıntımızı anlayan ve çantasından çıkarttığı deftere tren hattının mini krokisini çizerek, ineceğimiz durağa ne kadar kaldığını bize anlatan kadının çabası da buna en güzel örnekti.

    Tuna üzerindeki birçok köprüden yürüyüp, birkaç kez de kaybolduktan sonra otelimize gitme vakti gelmişti. Budapeşte’de akşam sekizden sonra cafe-restaurant hariç hemen her yer kapanıyor. Onların da büyük kısmı gece yarısıyla birlikte kapanıyor.

    Tabanlarımızın iç acıtacak durumda olmasına rağmen “hâlâ açık bir yer vardır, biraz daha yürüyelim mutlaka bulacağız. Hem kendi ciğerimizi hem de rüzgârın ciğerini acıtırız.” dememiz güzeldi. Yarım saat boyunca on bir buçuğu gösteren bozuk saate kanıp, son seferi on iki olan ve otelimize yakın yerden geçen tramvayı gecenin ikisinde beklemek güzeldi.
    Otele geldiğimizde karşımızda kaybolan bavulu görmek güzeldi.
    Sanki hepsi…
    0 ...