bugün

osmanlı devleti nde harem müessesesi

harem; yasak bölge, yasak şey.

öncelikle osmanlı devleti zamanında aile hayatında erkekler, gerek sosyal-gerek siyasi ortamlarda hanımını karşısındaki kişiyle tanıştırırken 'haremim' tabirini kullanmaları harem'e olan bakış açımızı biraz olsun düzeltebilir düşüncesindeyim.

günümüzde harem denilince;gerçekten büyük bir saray kapısı (topkapı sarayı) ardında kalan bir fuhuş arenasi zihinlerde oluşturulmaya çalışılsa da aslında harem; izlediğimiz spartacus, game of thrones ve diğer muadil dizilerde gördüğümüz görüntülerdeki gibi bir yer değildir bu yüzden de avusturya krallarının saray mimarisine bir süsmüş gibi yattıkları kölelerin heykellerini, duvarlarınaysa yine yattıkları kadınların çıplak resimlerini süslettirdikleri gibi bir yer de olmamıştır.

böyle bir yer olmadığına inanmamız için bazı -yol gösterici- bilgileri okuduklarım, hatırladıklarım ve yazabildiğim kadarıyla da paylaşmak istiyorum.

harem dediğimiz ve kadın kölelerin olduğu bölgeye bir kapı ardında değil iki kapı sonrasında ulaştığımızı bilmekle başlayalım;

birinci kapı; hadım ağalarının bulunduğu yer olmakla birlikte yemek malzemeleri gibi ihtiyaçların siparişlerini kahya'dan alan ve bu siparişleri tedarik etmekle yükümlü tutulan kişilerin durduğu, kadın kölelerle hiç bir bağlantılarının olmadığı bir yeri içerir.

ikinci kapı; haremin temel kapısı olmakla birlikte, kapının üst kısmında girişte 'izin istemeden size ait olmayan evlere girmeyiniz' diye arapça yazar ki bu söz aslında içerideki gayr-i meşrusuzluğun resmidir fikrimce.

bu kapıdan içeriyse girebilecek kişiler padişah ve aile efradı ile hizmetçi statüsündeki cariyelerle sınırlıydı. yani hadım ağaları buraya kesinlikle giremezdi ki bu da harem tanımını bize hissettirmekte.

üçüncü kapı; ikiye bölünür ve birinci tarafta padişahın hanımlarının padişah aile ve efradı yani çoluğu, çocuğu, torunu gibi yakınları kalmaktaydı. diğer bir taraftaysa padişah ve efradına hizmet etmekle görevlendirilmiş hizmetçi statüsündeki köle cariyeler yani kadın hizmetçiler bulunmaktaydı.

cariye; kadın köle.

hareme maaş ile çalıştırılmak üzere alınan kadın çalışanlardır (çamaşırcı, temizlikçi, mutfakçı vs gibi görevleri bulunur) zorla sarayda çalışmaları için bilinenin aksine köleleştirilmemişlerdir, dışarıdaki hayatlarında da köle olduklarından köle olmaya-hizmet etmeye devam ederler.cariyeler kasrında yatarlar, bu çalışanlar kıyafetnağme yani yüzünden karakterini analiz etme ilmi diyebileceğimiz sistemle (namussuzluğa, hırsızlığa meyilli mi?çalışkan mı, tembel mi? vb.) sorulara yanıt bulmaya çalışılarak kabul görüldüğü taktirde cariye grubuna yine istekleri doğrultusunda girer ve sarayda çeşitli görevlerler verilerek hizmet etmekle yükümlü olurlardı.çalışma süresi olarak en fazla 9 sene için çalışma hakkı edinirler bu sürenin sonundaysa isterlerse padişah tarafından evlendirilir ya da tekrardan harem'de kalmayı tercih ederek kabul ettiği kısıtlı hürriyetle (saray dışına çıkamama gibi) yaşamaya devam ederlerdi.

ve harem içerisinde bilinmesi gereken en önemli gerçeklerden biri olanı şuanki tarihçi, senarist ya da yazar sıfatıyla çalakalem işler ortaya koyan ve insanları yanlış yönlendirmelerinin karşılığını elbet bulacaklarını düşündüğüm kişiliksizlerin bahsetmediği; padişahların, cariyelerin büyük bir çoğunluğuyla (bu oranı %95 olarak veren
kaynaklar vardır) ilişkisinin olmadığı yönündedir. bahsettiğim kaynak; osmanlı'da harem - prof. dr. ahmet akgündüz. isteyen okuyabilir. geri kalan %5 oranınında ya da %95 oranınında aslında çokta önemli olmadığını sadece ve sadece belirtilmek istenileni temsil ettiği yönünde yeterli olacağı kanaatindeyim.

herneyse,

hürrem sultan gibi çocuk sahibi olduğundan ya da padişahın çok beğenmesinden dolayı hürriyetine kavuşturup nikah kıyılan başta cariye ama sonradan hanımlaştırılmış diyebileceğim kişilerde var olmuştur.bunun yanında istifraş hakkı (başlığından öğrenilebilir) ile karı-koca hayatı yaşayan padişahlar olmakla birlikte bu hakkı ziyadesiyle fazla kullanarak tenkit edilebilecek padişahlarda olmuştur.
(ııı.murat ve ııı.mehmet gibi) ama bunu genele yaymak iftira atmaktır.

yani cariyeler saraya padişahın zevklerini terbiye etmek için değil, saray işlerinin yürümesi ve hizmet etmesi maksadıyla getirtilmişlerdir.

bunun haricinde padişah cariyesi ya da sonradan eşi sıfatına erişmiş kişilerce padişah arkasından çevrilen oyunlar, döndürülen entrikalar hiç bir osmanlı padişahının ayıbı değildir.