baba ve piç

entry131 galeri
    117.
  1. mutlaka okunması gereken bir kitap. elif şafak'a karşı ön yargılı yaklaşıp bu kitabı okumamazlık etmeyin. ben bunu yaptım ve pişman oldum. kitapta hiç bir şekilde bir türk düşmanlığı falan yoktur. zaten okumasını bilen insan anlar ne anlatılmak istendiğini orada.

    bir varmış bir yokmuş,uzak çok uzak bir ülkede 4 çocuklu ihtiyar bir çift yaşarmış iki kız iki oğlan.
    kızlardan biri güzel biri çirkinmiş. küçük erkek kardeş güzel olanla evlenmeye karar vermiş.
    ama kız istemiyormuş. ipekli giysilerini yıkayıp nehir kenarına durulamaya gitmiş. suyun kenarında uzun uzun ağlamış. soğukmuş. elleriyle ayakları az kala donuyormuş. eve dönüp kapıyı çalmış ama kilitliymiş. annesinin penceresini tıklamış ama annesi: bana ancak kayınvalide dediğinde seni içeri alırım demiş.babasının pencerisini tıklamış ama babası: bana ancak kayın peder dediğinde seni içeri alırım demiş.ağabeyinin pencerisini tıklatmış ama ağabeyi:bana ancak kayınço dediğinde seni içeri alırım demiş. ablasının pencerisini tıklatmış ama ablası: bana ancak görümce dediğinde seni içeri alırım demiş.erkek kardeşinin penceresini tıklatmış ve erkek kardeşi onu içeri almış.ona sarılmış,onu öpmüş. kız:yer yarılıp beni yutsun demiş.bunun üzerine yer yarılmış ve güzel kız yer altı krallığına kaçmış.*

    edit: bundan yarım saat önce kitabın bitmesine bir kaç sayfa varken gelip kitap hakkında yorum yazmıştım. okuduğum ve beğendim kitapların bitmesine bir kaç sayfa kala hep bir anda bırakırım kitabı elimden.
    bitmesine üzüldüğüm için mi yoksa bundan heycanlanarak daha çok zevk aldığım için mi yaparım bilmiyorum.
    her neyse gelip buraya yorum yaptıktan sonra kitabı tekrar aldım elime ve bitirdim.
    son sayfalarında tekrar aşureden söz ediyordu. bu kitabın en temel noktası olayları derinleştiren güzel tatlısı.. üzerinde nar taneleri ve dözülmüş fıstık taneleri olan aşure.. canım çekti okurken bir an..
    sonra kitabın son cümlelerinden birinde de ''hayat iç içeliklerinden ibarettir ve tesadüf ile tevafuk aynı şey değildir'' diyordu. hayatım boyunca en çok düşündüğüm kafamı karıştıran bir meseleydi bu benim için bu cümleyi okurken kendimi sorguladım. bir kaç kere bu cümleyi tekrar ettim kendi içimde.
    kitabı bitirip kenara koyduktan bir müddet sonra kapı çaldı. karşımda aynı apartman da oturduğumuz öz ablam kadar çok sevdiğim nurcan abla ve elinde de kasenin için de üzeri nar ve fıstık taneleriyle süslenmiş aşure..
    belki diyiceksiniz bunda ne var? diye ama bu benim için çok garipti kapıyı açtığım da şaşkınlıkla aşureye bakıp yok artık bu kadar olur demeyi durduramadım bir an. gülerek ve şaşkınlıkla baktırlar yüzüme ne oldu diye sorduklarında diyicek bir şey de bulamadım bu benim için öneliydi işte deyip kestirip attım. ama benim o anda ne düşündüğümü anlayamadı kimse. ve bende beni bu kadar çok şaşkınlığa uğratan şeyin tam olarak ne olduğunu çözemiyorum şuan.
    şimdi sorarım size tesadüf ile tevafuk arasında bu kadar gelip giden bir insan için sizce bu olaya bu kadar takılmakta haklı değil miyim?
    5 ...