uludağ sözlük tasavvuf kapışması

entry35 galeri
    33.
  1. selefi/vehhabi takımı açısından çok verimli geçmeyen kapışma... şöyle bir liste çıkarmayı umuyorlardı güya:

    en büyük kafir: muhiddin-i arabi...
    onda sonraki kafiler;
    imam-ı rabbani,
    imam-ı gazali,
    imam-ı azam,
    imam-ı şafi,
    şah-ı nakşibendi
    abdülkadir-i geylani
    mevlana celaleddin-i rumi,
    hacı bektaş-ı veli
    hacı bayram-ı veli
    ahmed-i yesevi
    yunus emre

    gider... fatih sultan mehmed'e, akşemseddin'e, bütün bir osmanlı tarihine, bütün bir islam tarihine, alayına gider... şiileri zaten hesaba katmıyorum, onlar düpedüz kafir; sünniler de böyle tek tek kafir ilan elince geriye ne kalacak... ibn-i suud'un ihvanı kalacak... islam bu; onun baldırı çıplakları... bütün bir islam tarihi bir kalemde silinip atılacak ve yerine ibn-i teymiyye adlı bir şarlatanı aziz ilan eden, ingiliz beslemesi, bedevi milliyetçisi bir güruh çıkıp "islam biziz" diyecek...

    bakın, bunlar gençleri çok kolay kandırıyorlar. başkaları gibi cepheden saldırmıyolar. kendilerini saklıyorlar. açın, bunların efendisi mustafa islamoğlu'nun sitesini, her soruya nasıl kaypak ve kaçamak cevaplar veriyor... sürekli dini konulardan bahsettikleri için, insanlar da bunları çok dindar falan zannediyor... ve gençlik arasında, herhangi bir çevreden çok daha kolay avlanabiliyorlar.

    bunların ağna düşen gençlerin yüzde 90'ı, bunların gerçek fikirlerini bilmez. akşemseddin'i, fatih', muhiddin-i arabi'yi, imam-ı azam'ı "kafir" saydıklarını bilmez. onlar sürekli kuran'dan ve dinden bahsettikleri için, onları kur'an'a ve dine çok bağlı zanneder. biraz yanlarına yaklaştıktan sonra da zehirlerni kusmaya başlarlar:

    - aslında şu hadis uydurma olabilir ha... düşünsene, hiç öle şey olur mu?... zaten senedi de zayıf...
    + bak gazetede sahte şeyh karılara nasıl atlamış... bunların hepsi böyle... zaten islam'da tasavvuf da yok...

    böyle böyle ufak ufak başlar şarlatanlıkları... lan falanca şeyh bozuntusu ibnelik yaptı diye, aynı şeyi yunus emre de mi yapmış sayılıyor?.. başbakan'ın teki bozuk çıkınca, bundan tüm başbakanlık mı nasibini alıyor?...

    her neyse, uzatmacağım: rabıta yogadan gelse ne olur, gelmese ne olur: tasavvuf teosofiden gelse ne olur, gelmese ne olur? kur'an'dan önce gılgamış'ta tufan'dan bahsedilmesi, kur'an'ın gerçekliğini mi zayıflatıyor, yoksa bilakis onu delillendiriyor mu? okyanusya yerlileri arasında, amerika yerlileri arasında yok mu tufan?... bazı amerika yerlilerinin "namaza çok benzer bir ibadet" yapmaları, namazın onlardan alındığını mı gösteriyor?

    bunlar gerçekten, ruhen dünyanın en sinsi adamları, ama kafa olarak da benim hayatımda gördüğüm en mal kadro... şimdi tasavvufun kökenini hind'de falan aramalarından da belli bu; gerçi bu, köken olarak beşinci sınıf oryantalistlerin görüşüdür ama, hiç önemi yok... eğer biraz kafaları çalışsaydı, hind'e falan hiç gitmezlerdi:

    bakın, tasavvuf'un doğuş yeri mezopotamya'dır; iran veya türkistan değil, hindistan hiç değil... mezopotamya ve mısır'dır ilk çıkış yeri... hatta tasavvufta "vefk" olarak kullanılan pek çok şey, hiç tercüme bile edilmeden, direkt süryanicedir. lan size kendi elimle gösteriyorum, kakavan herifler. yogayla ne alakası var rabıtanın... bakın, süryanicedir diyorum...

    yani, kısaca, özetle, ne yaparsanız yapın, kaç takla atarsanız atın; üç beş vehhabiye meydanı bırakmayacağz... beyazıt meydanı'nı unutmayın!
    0 ...