sosyalizm gibi muazzam bir ideolojinin bile insanların sefil egoları araya girdiğinde can sıkar hale gelebileceğini anladığımız film.
he bizim memleketteki adam sosyalizmi anca inanç, namus, osmanlı-rus ilişkileri falan gibi salak argümanlarla, yalın ayak başı kabak bir tarzla eleştirir.
o bakımdan doğu alman bir yönetmenden, geldiği yere dair güzel bir eleştiri olmuş ve hatta eleştirinin aslında bir sanat olduğunu ortaya koymuştur.
ancak filmin asıl derdi kesinlikle siyasi değildir.
film aslında bir nevi wiesler'in yoludur.*
wiesler olaylar karşısında kendi doğrusunu ortaya koyan ve kendi doğrusu için ait olduğu yere, ait olduğu yerin anlayacağı dilde muhalefet eden adamdır.
bir not da ulrich mühe'ye düşmek isterim. evet, son sahne çok vurucuydu. ama film bittiği gibi sözlükleri gezip, gözümden ne kaçmış, atladığım ne var diye bakarken ulrich mühe'nin 2007'de öldüğünü öğrenmek ciddi anlamda daha vurucu oldu. böyle oyuncu az bulunur.
film duygu olarak bana biraz filler ve çimen'i hatırlattı. evet, çok çok farklılar ama iki tarafta da filler ve çimenler vardı.