erkekseniz hiçbir problem yaşamayacağınız lakin kızsanız hapı yuttuğunuz, yorgun ve mutsuz günlerin sizi beklediği, defalarca tekrarlanan ve telaşla gerçekleşen bir eylemdir. mezuniyet balonuza günler kala alışverişe başlarsınız. gün be gün gezmedik dükkan, denemedik elbise bırakmazsınız. buna rağmen istediğiniz elbiseyi bir türlü bulamaz, işte budur dediğiniz anda da üzgünüz o elbiseyi bilmemhangi fakülteden bir kız aldı, aynısını veremeyiz lafıyla karşılaşır sinir harbine girersiniz.* bir de aynı elbisenin başka dükkanlarda da satıldığını görünce, inşallah pişti olmam yarabbim sen büyüksün şeklinde şans ve inanç faktörlerine sığınırsınız.
diğer bir durum da, beğendiğiniz elbisenin astronomik rakamlara tekabül etmesidir ki, işe girsem 4 aylık maaş eder bu kumaş parçası diyerekten hemen olay mahallinden uzaklaşırsınız. * bir de bu hikaye elbiseyle bitmez. çantasıydı, ayakkabısıydı, takısıydı, saçıydı, makyajıydı derken elbiseyi kurtarsanız bile mutlaka bir yer(ler)den vurgun yersiniz. misal elbiseyi 150 milyona alıp* ayakkabıya 250 milyon vermek gibi.** zaten böyle janjanlı günler sizin herkese yolunacak kaz gibi göründüğünüz, bir kere mezun olucam nolmuş anasını satıyım diye de içinizden bu mantaliteyi desteklediğiniz zaman dilimleridir.
neyse gelelim balomuzun nasıl güzel geçeceğine. yapılacak en akıllıca yöntem, size yakışan elbiseyi alıp stilist ya da zevkli bir tanıdığınız yardımıyla veya kendi zevkinize göre elbiseyi baştan yaratmaktır. bu sayede pişti olsanız bile, sizinki özgün ve sıradısı olacağındandır ki gözler sizin üstünüzde olacaktır.***