bugün

47 yıllık borcu 10 senede ödeyen hükumet

imf bizzat kan emici değildir çünkü imf'nin verdiği borcun faizi çok düşüktür. ama imf bu paranın karşılığında uluslararası şirketlerin ülkenin kanını emmesini kolaylaştıracak politikalar uygulamanı şart koşar. bu politikaları zaten uyguluyorsan, ha imf'ye borcun varmış ha yokmuş, farketmez. ayrıca devletin dış borcu ile ülkenin dış borcunu birbirlerine karıştırmamak lazım. özel sektör dışarıdan borçlanır, bununla içeride harcama veya ithalat yapılır ve devlet bundan vergi alıp dış borcunu azaltırken ülkenin toplam borçluluğu da artıyor olabilir. ki zaten dış açık veren bir ülke her zaman için dışarıya borçlanan bir ülkedir, böyle bir ülkenin devletinin dış borcunun azalması bir şey ifade etmez hatta kötü bile olabilir çünkü ilk olarak devlet her zaman özel sektörden daha düşük faizle borçlanır. ikincisi bir kriz olur da borçlar ödenemeyecek duruma geldiğinde devletler malesef kar amaçlı özel şirketlerin borcunu da kamusallaştırıyorlar. bu olacağına daha en baştan borcun faydasının da zararı gibi halka kalması daha iyidir. şöyle düşünün: bir ülke bankaları dışarıdan borçlanıp halka mortgage kredisi ile ev sattırıyor. gün geliyor banka borçları ödenemeyince bankaları kurtarmak adına devlet zararı üstleniyor. o güne kadar edilen kar da bankaların yanına kalıyor. oysa daha en başta çok tasvip etmeyeceğim ve gerek de olmadığını düşündüğüm bir yol olsa bile* halk, devlet tarafından dışarıdan borçlanılıp ev sahibi yapılsa, bu işin faydasını da gören maliyetini de üstlenen halk olacaktı. (bkz: 182 milyar dolar borç ile 463 milyar tl gelir)