sorunun temeli bu ülkede yaşayan herkesin "türk" olmadığının kabulü ile mümkündür. ötekileştirdiğinin ya da varsay kendi kendi ötekileşmişin "diğeri" olma sebeplerini elimine etmek; her kurumun, her söylemin, her tanımın başına milli kelimesini koyanların sorumluluğundadır. mesuliyet bilinci yerleşmemişlere, "ne mutlu türküm" den başka kelamı kabul etmeyenlere derim ki ben de -bir kürt olmadığım halde-: "türklerden daha eski bir kültürüm, destanlarım ve türklerde olmayan mitolojim var." ne oldu şimdi? kesin hop oturup hop kalktı hamasi duyguların. tiz zamanda silahını kuşanıp sefere çıkasın geldiyse işimiz zor. bu ülkede birlik, beraberlik ve bundan doğacak selamet tekrar ediyorum: dayatmaların merkezindeki kurum ve kişilerdir.
sen her fırsatta türkten gayrısının iyisine de, kötüsüne de aynı muamelede bulun, ondan sonra da "sorun var, sorun bunlar, koparacaksın yılanın başını!" de. iyi de sen bulsaydın bir baş. hadi bu millet cahil diyelim, kendi sorunlarını çözmeyi bilmiyor, inanmakta ve sadakatte yanlış yola sapmış-bak nasıl benzeşiyor türkler ve kürtler-; ulan gebeş adamların karşısına onlardan bir lider mi koyabildin de eleştiriyorsun? oysa, kendilerinden olan az çok bilen olarak kabul edebilecekleri birine sen bir değer verip, onunla hep sana ait olmuş olan bir makamı paylaşsaydın, onu onların lideri haline getirip, "sizin adamınız bizim de adamımız" temasını işleseydin farklı olurdu. ama, ona bile tahammülün yok. ulan hangi ülkede bir ilde 20-30 tane diğer memleket derneği var acaba merak ediyorum. etnik, bölgesel, şehir mlliyetçiliğini kendi kendine yapan bir millet nasıl olacakta bir diğeri ile uzlaşacak merak ediyorum. alsace lorraine geldi birden aklıma. of of şu yağmur bir yağsa.