bugün

sarıkamış

Horasan'da kurulan Selçuklu-Türk imparatorluğunun islam tefekkürünü dünyaya yayma, Selçuklu nizam medeniyetini, Türk hakimiyetini Orta Asya'dan Ege sahillerine, Kafkas sahillerine, Kafkas'lardan Yemen'e kadar olan bölgelerde kurma ve yaşatma amacıyla 16 Ağustos 1064 tarihinde Alparslan'ın ordularıyla Bzans Kalesi Ani şehrini, Kars kalesini, Allahü Ekber ve Soğanlı Dağlarını istila etmesiyle Sarıkamış'ta bir Türk vatanı olmuştur.
Bu mesut tarihi olaydan sonra, yüz yıllar boyunca hudut boylarını teşkil eden bölge Türk-Rus mücadelesine daimi bir sahne olmuştur. Özellikle XIX. XX. asırlarda kanlı olaylar, karanlık ve acı günler yaşamış haksız emellere kurban, hayasız istilalara meydan, pis ayaklara barınak olmuştur.
1877-1878 Yıllarında tamamen istilacı amaçlarla PANiSLAViZM fikrini tahakkuk ettirmek üzere Ruslar memleketimize saldırmışlardır. Büyük Kumandan Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Türk ordusu karşısında çok feci bir hezimete uğrayan Rus orduları, Osmanlı Devletinin Gerileme devrine ait acziyet içinde diğer cephelerde talihsiz bir yenilgiye uğranılması yüzünden Doğu cephesi de düşmüştür. 3 Mart 1878 de AYASTAFANOS, 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşmaları imzalanarak Kars, Batum ve Ardahan harp tazminatı olarak Ruslara bırakılmıştır.. Bu hal tam 40 yıllık simsiyah günleri içine alır.
Bu bitmez tükenmez acı günlerde Sarıkamış yöresindeki halk çektiği ızdırapları yanık türkülerde dile getirmişlerdir.
Kırk senelik kara günler sürüp giderken, 1 Kasım 1914 tarihinde iğrenç amellerinin dinmeyen hırsı içinde Rus orduları yeniden Sarıkamış'dan Pasinlere doğru Anadolu'yu istila etmek üzere taarruza geçmiştir. 6 gün süren Köprü Köy muharebelerinde ağır bir darbe yiyen Rus orduları sendeliyerek Sarıkamış'a kadar kaçmışlardır. Sarıkamış'ta yenilen Ordularının moralini yükseltmek ve yeni taarruz hazırlıklakrına girişmek üzere Çar Nikola ikinci karargah kurmuştur. Bu sırada Sarıkamış, Selim ve Kars arasında toplanan Rus ordularını imha planıyla Enver Paşa komutasında meşhur Sarıkamış Harekatı başlamıştır. Ağır kış şartları nedeniyle tabiatla düşmanlardan daha çok mücadele mecburiyetinde kalan ordumuz yenilgiye uğramış ve Türklüğün lehine felaketle neticelenmiştir. Bu sonuç tarihe korkunç bir facia ve acı bir hatıra olarak geçmiştir.
Böylece kara günler daha da çok kararak devam etmiştir. 1917 tarihinde Rusya'da Komünist ihtilal baş göstermiştir. O kendi iç çekişmesinin yaratıığı çukura düşmeye başlarken, derlenip toparlanmasını beceren Türk ordusunu halk ile birlikte Rusları sıkıştırmış ve Rus orduları köyleri, kentleri ateşe vererek halka büyük eziyetler ederek Anadolu hudutlarını terke mecbur kalmıştır.
3 Mart 1918'de yapılan BRESLiTOVSK barışı ile harp tazminatı olarak verilmiş bulunan Batum, Kars ve Ardahan hakiki sahiplerine iade edilmiştir.
Bundan sonrada Ruslar rahat durmamış, sıcak denizlere açılma politikasını bir başka şekilde yürütmek amacıyla terke mecbur kaldıkları Türk topraklarında Ermeni ve Taşnakları teşvik ederek doğuda bir Ermenistan devleti kurdurma vaadiyle Türklerin üzerine saldırmışlardır. Ermeni ve Taşnaklar yer yer isyanlar çıkararak Rusya'dan gördüğü destekle Türk katliamına girişmişlerdir.
5 Nisan 1918 tarihinde ermenileri Sarıkamış'tan kovarak zaferle neticelenen KAZIM KARABEKiR PAŞA harekatı başlamış Dağıstan, Azerbaycan'a kadar geniş bir saha ele geçirilmiş ve buralarda yerli Milli Türk hakimiyetleri kurulmuştur.
Ne yazık ki, diğer cephelerde yenilgiye uğranılması yüzünden 30 Ekim 1918'de Mondros mütarekesi imzanlanmış Kars, Ardahan ve Batum'da bırakılarak 1914 deki hudutların gerisine çekilmek zarureti doğmuştur.
Bu elim sonuç karşısında sessizce durulamaz ve bu kötü kadere boyun eğilemezdi. Türk milleti hiçbir yerden emir almadan kendi başının çaresine bakmaya ve yer yer teşkilatlanarak mahalli kurtuluş çerelerine girmiştir. Kars'ta kurulan milli şuraya Sarıkamış'ta gönülden bağlanmış ve desteklemiştir. Kuruluşa üç evladını üye vermiş, teşkilatın emrine bütün evlatlarını vatan müdafası için adamıştır.