ilk kez Biri Bizi Gözetliyor programını seyrettiğimde 7. Sınıftaydım. Aynı eve kapatılmış, farklı dünya görüşleri ve zevklere sahip insanlar, büyük ödül için her türlü çirkefliği yapıyorlardı. 65 milyon insanın (yıl 2001) televizyon başında onları seyrettiğine inanmış yarışmacılar, şöhret olduklarını hayatlarının kurtulduğunu düşünerek günlerini geçiriyorlardı, şu anda 1-2 tanesinin ismini belki sayabiliriz. Tabi masal aleminden reel dünyaya dönüşleri pek kolay olmadı kimi intihar etti, kimi depresyona girdi. Bu programın izlenilirliğini göz önüne alarak bbg türevi yarışmalar yayınlamaya başladı tv kanallarımız. Gelin kaynana, izdivaç, kutu açma programları ve benzeri formattaki yarışmalar. Derin bir uyku hali aldı milleti, sıfır bilmem kaç Melih elenmediği sürece Krizin Türkiyeyi vurmasının fazla önemi yoktu, sıfır bilmem kaç Esranın gözleri çok güzeldi. Caner bardağı başında kırmıştı bilmem kim için, az aşifte değildi Tülin. Mahelle arası dedikoduların caddelere taşdığı bir dönemdi.
Alpinin öykü de dediği gibi biri bizi öldürdü, ölen zihinlerimizdi, Hikayede ki olay gerçekte yaşanmış olsaydı reyting rekorları kırardı. Eleştiriye geçmeden önce Beni çocukluğuma döndüren yazara teşekkür ediyorum.
Alpinin anlatımı akıcı, betimlemeler bbg eve tadı vermiş, sekanslar arasındaki geçişte başarılı. Tabi hikayenin polisiye içeriği de ayrı bir tat katıyor. Duygular çok net, katilin hırsı, diğer yarışmacılara karşı nefreti;
boğularak, saatlerce süren bir beklemeyle ölmüş olmalıydı. peki sudaki kan nasıl oluşmuş olabilirdi? tim görevlisi cesedi sırt üstü çevirdiğinde karşılarındaki katilin ciddiyetini anladı: adamın sırt derisi boylu boyunca yüzülmüştü. tim görevlisi yüzünü buruşturdu.
Katille ilgili belli ipuçları var, bunlar açık verilmese daha heyecanlı olabilirdi bana göre;
oyuna katılmayan meryem ve harun'un oturma odasında dertleşmeleri diğer grup üyeleri arasında zaman zaman tatlı şakalarla alaya alınırken, meryem'in sinirli bir tavırla; kısık sesle anlattıkları merak konusu oldu.
Harunun polisleri öldürdükten sonra Meryem söyledikleri, hikayenin benim kafamda uyandırdıklarının özeti gibiydi;
evden sadece bir kişi çıkar. kurallarda yazıyordu seni salak.
Neden ve sonucun büyük oranda okuyucuya bırakılması hikayaye büyük bir hayranlık duymamı sağladı. Herhangi bir sanat eserinde anlatımın kapalı olması gerektiğini sonuna kadar savunan bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki; Bu hikaye yalnızca bir Polisiye değil, müthiş bir toplum eleştirisiydi bana göre, Alpinin hayal gücüne ve aklına sağlık.