* evden acil bir şekilde çıkman gerekiyorken düşürdüğün bozuk paralar her zaman en ulaşamayacağın, elinin kolunun en yetişmediği yerlere girer.
* normal bir şekilde yürürken, dururken kimseler sana bakmaz. tam düşeceğin, tokezleyeceğin sırada herkes sana bakıyor olur. olay anı kimsenin gözünden kaçmaz.
* alsam mı almasam mı? diye bir türlü karar veremediğin veya fırsat bulamadığın bir şey aylarca rafında toz tutmuşken, tam almaya gittiğinde satılmış olur.
* marketlerde diğer kasiyer kuyruklarına göre daha az kişi bekleyen sıraya geçersin. garip bir biçimde sıra gelmez dediğin kuyruklar daha hızlı ilerlemeye başlar.
* iş ortamında belirli bir konuda şikayette her bir çalışma arkadaşın hemfikirdir. ama olay dile getirmeye geldiğinde ilk konuşan sen olursan kimsenin çıtı çıkmaz. sanki bu sadece senin kişisel rahatsızlığınmışcasına yalnızca bakarlar.
* bir türlü çalıştıramadığın cihazın, artık arızalanmış olduğunu kabul edip tamirciye gösterdiğinde birden bire hiç problemsiz çalışmaya başlar.
* aslında en çok yalnız olduğunu düşünen insanların bile gereğinden fazla dostu, arkadaşı vardır. yeter ki işleri düşsün(!).
* dünyanın en berbat duygusunu yaşatsan, en affedilmeyecek hatasını işlesen bile hoş görülebilirken, kusur bile sayılmayacak en küçük yanlışında kapılar yüzüne kapanabilir. bu tamamen karşındaki kişinin sana ne kadar değer verdiğiyle orantılı.
* telefon ya da sosyal paylaşım sitelerinde yanlış kişiye yollanan mesajlar, en olmayacak, en okumaması gereken, en zor durumda bırakacak kişilere gider.
* seni en çok yanlış anlayan kişi daima seni en fazla anlamasını istediğin kişi olur.