bugün

zeki demirkubuz

"ne pis bir mahluk şeymiş şu insanoğlu" * * *
demirkubuz sinemasın c-blok da dahil bu düşünce merkezli olduğu kanısındayım. onun sinemasında sanki musa nın on günahından hareketle kieslowski nin dekaloglarının yeniden bir çekimini görmek gayet mümkündür. "günah" burada vurguyu en çok hakkeden kavramdır. günah kaçınılmazdır eninde sonunda bulur, yakalar, yavaş yavaş kemirir ve sonun arkasını dayadığı vicdan azabıyla ölüme doğru götürür seni. ya masumiyet teki bakir ve üçüncü sayfadaki isa karakterleri gibi intihar edersin ya da "itiraf"taki harun gibi taşıyamaz ve itiraf edersin.
madem konumuz günah o zaman filmlerindeki karakterlerinden bir inceleme yapalım:
yusuf (masumiyet), isa (üçüncü sayfa), harun (itiraf), musa (yazgı), ahmet(bekleme odası)
bu isimlere baktığımızda hepsinin birer peygamber ismi olduğu ortadır (ahmet muhammet in diğer ismidir aynı zamnda). peygamberlerin en önemli ortak özellikleri günaha en uzak kişiler olmasıdır. aksine peygamberlikleri konusunda şüphe duyulabilir. bu isimlere baktığımızda ise günahın kaçınılmaz karakterleri olarak karşımıza çıkmaktadırlar. günah yüzlerine birer şamar gibi iniyor ve bunun bedelini çok ağır ödüyorlar. çünkü insan ilişkileri öyle bir raddeye gelmiş ki, adeta günah bir köprü vaziyeti görmektedir. her türlü ilişki bu köprü üzerinden mutlak suretle geçecektir. peygamber de olsan kar etmez. çünkü insanoğlu pis bir mahluktur.
öte yandan demirkubuz sinemasının, günah kavramından azade vicdan azabı sorunsalı bağlamında, insanın varoluşsal bunalımı dostoyevskiyen açıdan tüm pencereleri açıktır.
aynı zaman da muhsin kanadıkırık ın entry sinde değindiği üzere "kapı metaforu"nun bürokrasi ve devlet yapısı zemininde her daim aralanmasından rahatsız olan kimseler mevcuttur; olmaya devam edecektir.