bugün

öksüzler

sezercik ile fatma erol taş'ın elinden kaçarlar. çünkü onları dilendirmektedir. ama daha da önemlisi minik bir çocuğun kolunu kesecektir. bir mağaraya sığınırlar. bebeğin ismini ahmet koyarlar. sezer ahmet için süt çalar. bir çalar iki çalar, üçüncüde yakalanır. ''dökme amca, ölümü gör dökme'' der. yuvarlak kafalı beyaz kıllı bir amcadır bu. mahalle komiserine giderler. orda sezer birtakım şeyler anlatır, demogojinin allahını yapar. beyaz amca sezer'e sıpa verir. sezer de süt satar sıpayla. bir gün bir dilenciye rastlar. dilenciye ayran ısmarlar. aynı dilenciyi bir gün lüks bir eve girerken görür. peşinden koşar. alırlar bunu eve. karşısına oturtup, bir çocukları olduğunu ama onu sepete koyup dışarı attığını söyler. öyle bir anlatır ki sanki sezer o sırada cebinden çıkaracak çocuğu. eyvallah abicim der, bir hareket yapar çeker gider. evdeyken kayıp bebeğin annesi, ona bebekte şöyle fındık kadar bir ben olduğunu söylemiştir. sezer beyninden vurulmuşa döner. mağaraya girer. bu o dur, ahmet o benli çocuktur. dünya üzerinde başka benli bir çocuğun olmasına imkan yoktur. sahibine verecez der sezer. fatma ağlar zırlar. ''sırtımız pek, karnımız tok ne gerek var biz bakarız ona'' der (mağarada yaşadıklarını söylemiş miydim). neyse bu fatıma az kurnaz değildir. ahmet'in ebeynlerinin yanına bir güzel yerleşir, kurtarır hayatını. sezer gene bir hareket çeker çıkar evden. sıpasıyla başbaşa kalmıştır artık. sıpa arada bir iki kelam eder, birtakım dedekorkutsal laflar sarfeder. sonra bunları bir dürbün görür. dürbünün arkasında bir züppe, onun da arkasında ayşecik vardır. ayşecik sakat ve mutsuz bir kızdır. sıpayı görür elde etmek ister. sezerle sıpa bunların eve yerleşir. sezer haddini aşmaktadır. ayşe kızar. höt der kendine gel. bu zırlayarak çıkar odadan. bu arada ayşe'ye sulanan bıçkın delikanlıyı da unutmamak lazım. o da bir öksüzlük hikayesi uydurur kızı tavlar. sonra açık artırma günü gelir çatar. evet sıpa açık artırmada satılacaktır, ne sandınızdı. ve çoğumuzun hayatını yönlendirmiş o çocuk görünür. ''benim babam çok zenginnhh, alacam o sıpayı çıkacam üstüne vuracam kırbacı beline beline'' der. sezer küçük çapta bir travma geçirir. ayşe cehennnemde yanma korkusuyla, sıpayı alır gülümser. sezerle evde eski fotoğaflara bakarlar. küçük kardeşini gösterir ona. sezer erol taş'ı görür. kadrajın köşesinden göz kırpmaktadır. aynı esnada, hemen arkadaki kapıda göz kırpar. şöyle uzun bir özet geçer onları öldürmeden önce. ayşecik ''kardeşim'' diye çığırır. sezer ''ablaa'' diye karşılık vermekte gecikmez. sonra baba gelir, bıçkın delikanlı gelir. erol taş'ı yakalarlar. ayşecik de tekrar yürüyordu galiba, o silinmiş bak aklımdan. sonu o kadar aksiyonluydu ki, heyecandan dikkat edememiş olmalıyım.