söykü'nün ilk sayıdan bu sayıya kilometrelerce mesafe katettiğini gözümüze gözümüze sokan sayıdır. 11. sayıyla birlikte değişen formatla (format ki ne format, bomba gibi bir sürpriz) gelişimimiz boyut atlayacak ve okumayıp öykü göndermeyen güruh çok şey kaçıracaktır.
tam anlamıyla bir turkuaz öyküsü. yazar, kendine has üslubu sayesinde hemen öne çıkabiliyor.
cümlelerin kendiliğinden aktığı, hiç takılmadan, yorulmadan, şurası da şöyle olsaydı demeden okuduğum bir öykü oldu bu benim için.
bu farklı hikayeye yakışan farklı ve umut dolu bir sona bağlanması da, öyküyü bir başka kılıyor.
grilerin içinde renkleri görebilmemiz mümkün, yeter ki hislerimizin peşinden gidelim. ya da öyle bir şey işte. bir mutlu oldum yahu. yazarımızı tebrik ediyorum.
cümlelerin akıcılığı, zaten fazlasıyla sürükleyici olan bu öyküyü hiç es vermeden, bir solukta okumamızı sağlıyor.
bbg formatlı olmasi öyküyü enteresan kılmış.
az biraz the hunger games tadinda ve fazlasiyla basarili buldum. yazarimizi kutlarım.
çocukluktan yetişkinliğe adım adım, insanların umutları, arzuları, ihtiyaçları
büyümek ve büyüdükçe o düz mantığı kavramak: çocuk yapmak değil problem. zaten bir sevgilim var uzun süredir. evleniriz ve bir de çocuğumuz olur. problem cahil cesaretimi kaybetmiş olmam.
ve bir şeye bağlanmak. pek çok başka ihtimalin varken tek bir şeye sıkı sıkı sarılıp, onun varlığıyla mutlu olmak. ellerinden kayıp gidivermesiyle nefessiz kalman.