Tam olarak özet geçilmek istese şu şekildedir
--spoiler--
. Orhan Kemal, aile içi otorite ilişkilerini sorgulayan pek çok öykü, roman yazmıştır. Anadoludaki geleneksel aile yapısını sert bir gerçekçilikle yansıtan Orhan Kemalin yapıtlarında baba, genellikle ailenin gücünü, temsil eder; babanın yokluğu ise yoksulluğa ve otorite boşluğundan doğan karmaşaya yol açar. Geleneksel aile yapısında babanın baskın iktidarı sarsılmazdır, onun iyi ya da kötü bir kişiliğinin olması ailedeki konumunu değiştirmez. Orhan Kemalin romanlarında babanın varlığı ya da yokluğu pek çok soruna kaynaklık etmiş; ailenin dağılmasına ya da yeniden yapılanmasına gerekçe oluşturmuştur.
Kötü Yol Orhan Kemalin yine baba yokluğunu sorguladığı bir öyküsüdür. Kitabın özeti şöyle; Adanada yaşayan Nuran ve ihsan, babalarını çocuk yaşta kaybetmişlerdir. Anneleri Ayşe Hanım, ailenin yönetimini çocuklar büyüyene dek elinde tutar.
Artık bir delikanlı olan ihsan, babasının yerine geçtiğinde ailenin geçimini sağlamak sorumluluğunu da üzerine alır. Fabrikada işçi olarak çalışan ihsana hiç istemediği kamyonla mal taşıma görevi verilir. ihsan, kamyonla uzun yola gittiği sıralarda gözünün arkada kalmaması için kız kardeşini birine emanet etmek ister. Çapkın, güvenilmez bir adam olsa da, ihsanın en yakın arkadaşı olduğundan, Nurana göz kulak olmak görevi Reşata verilir. Bu görev Ayşe Hanım tarafından da onaylanır. Nuran, annesi ve ağabeyi ihsanın kendisine sunduğu yaşam koşullarından memnun değildir.
Nuran, uzun zamandır varlıklı bir hayat yaşayabildiği istanbul düşleri kurmaktadır. Reşat, Nuranın istanbul için kurduğu ışıltılı düşleri ihsanın yokluğunda kullanır, Nuranı ikna eder ve onu istanbula götürür. Genç bir kızın bir erkeğe emanet edilmesinin tüm kötü sonuçları yaşanır: Geri dönüşü olanaksız hatalar, derin pişmanlıklar. Orhan Kemal, genç kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri doğrultusunda yol alınması gerekirken kadınların her koşulda bir erkeğe mecbur ediliyor olmasının sonuçlarının ne kadar acı olabileceğini ortaya koyar.
Kötü Yol, Adanadan istanbula özgür ve mutlu bir hayatı yaşamak için kaçan bir genç kızın öyküsüdür. Nuran, içinde yaşadığı kapalı toplumdan sıyrılmak isteyen bir genç kızın haklı sıkıntısını yaşar; ancak bu yaşamdan kurtulabilmek için donanımsız, hazırlıksızdır. Mesleksiz, eğitimsiz Nuran, kaçmak istediği otoriter erkeklerden yine bir erkeğin yardımıyla kurtulmak istemiştir. Sığındığı erkekten umduğu yardımı göremez, üstelik kullanılır. Günü gelir, bir zamanlar sıkışıp kaldığı yaşamdan kendini kurtarması için seçtiği erkekten de kurtulmak ister. Bu kez korunmaya muhtaç genç kız bir başka erkek tarafından yine kurtarılır. Orhan Kemal, bu öyküsünde söylemini hafifletmeden, ekonomik bağımsızlığı olmayan kadının yalnızlığını, çaresizliğini, savruluşunu ortaya koyar.
Orhan Kemal yazınında abartısız ancak ayırıcı özellikleri bakımından son derece güçlü kadın kahramanlar yaratılmıştır. El Kızındaki Nazan, kitaba adını veren Cemile, Hanımın Çiftliğindeki Güllü, Orhan Kemalin unutulmaz kadın kahramanlarındandır. Kötü Yolda ise tüm neşesi, saflığı, güzelliği, toyluğu ve düşleriyle Nuran karşımıza çıkar. Bütün özellikleriyle Nuranı sever, onu haklı bulur, ona kızar, onun için üzülürüz.
Kadınların çağdaşlaşma süreci
Kötü Yol, çağdaş yaşamın Anadoluda yaşayan genç kızlara nasıl, ne ölçüde yansıdığını; erkek egemen Anadolu kültüründe genç kızların, kadınların çağın ilerici önermelerine karşın nasıl edilgin bırakıldığını yalın, açık bir dille ortaya koyuyor. Macera ve polisiye öğelerle renklenen öykü, alt metninde tüm Orhan Kemal yapıtlarının karakteristik yapısı gereği bir toplumsal eleştiriyi, bu kez kadınların çağdaşlaşma sürecindeki yalnızlığını tartışıyor.
Roman ilk başlarda hikayenin başkahramanı olan ihsanın yaşadığı anadolunun bir köyünde geçiyor.ihsan burada bir şantiyede çalışıyor.Sonra patronu bir iş için ihsanı Anadolunun bir başka köşesinde görevlendiriyor.Bunu fırsat bilen kız kardeşi Nuran ihsanın arkadaşı Reşatla istanbula kaçarlar ve Dolapdere civarında bir pansiyonda kalırlar.Daha sonra Nuran film artisti olmak için Beyoğlu Yeşilçam sokakları civarında yatıp kalkar.
Kardeşinin kaçtığını öğrenen ihsanda işini bırakıp trenle istanbula gelir.Şişli civarlarında taksicilik yapmaya başlar. Birgün Beyoğlunda bir barın önünde kardeşi Nuranla Reşata rastlar.Ve Reşatı dövüp kardeşini yanına alır.Daha sonra ihsanın istanbulda tanıştığı ve beğendiği Nermin hanım ve Nermin hanımın annesiyle birlikte istanbuldan ayrılarak hep hayal ettikleri kırmızı kiremitli dağevin de yaşamak üzere yola koyulurlar.
--spoiler--