harika bir ortaanadolu kasaba öyküsü. mükemmele yakın bir türkçe.( bence mükemmel ama yazarın kendisi kendi türkçesini eleştiriyorsa vardır bir bildiği).
abdülrezzak efendi ve mahdumlarının çok da doğru olmayan hikayesi kahramana yörenin yerli isimleri tarafından anlatılıyor. gerçekte ne olduğunu bilmiyoruz. ama bu hikayelerin dilden dile geçerken, nesilden nesile aktarılırken zamanının değerleri ile değiştiğini biliyoruz. belki seksenlerde hani özalın benim memurum işini bilir zamanlarında hikaye bambaşka idi. salak olan çocuk okuma sevdasına tutulup bir kasabada doktor olurken işi bilen çocuklar hayatlarını yaşadı. aynı hayatı farklı gözlerin tamamen farklı anlatması kişilerin olaylara ne kadar farklı bakabildiğini de gösteriyor.