söykü dergisi sayı 4 çamur

entry49 galeri video1
    44.
  1. - ben gittikten sonra;

    " babasının sorduğu şey onun canının yanıp yanmadığı değil. babası için daha önemli olan şey onun namusuna bir leke gelmiş miydi? "

    - ne acı, değil mi?

    toplumsal bir gerçek, bir tokat gibi yüzümüze çarpılmış. bir babanın-kızına; 'canının yanıp-yanmadığını değil, öncelikle namusuna zarar gelip-gelmediğini sorması'. neden, çünkü birincisi zamanla geçer ama ikincisi, yağlı bir dövme gibi yapışıp kalır kızına. dededen, babadan, doğup büyüdüğü toplumdan böyle görmüş ve böyle öğrenmiştir o baba; 'kadının, iki bacağının arasındaki namusu her şeyden daha önemlidir, canından dahi'.

    yeni binyılın başında*, 191 Ülkenin liderleri, Birleşmiş Milletler'e ve bu örgütün temel değer ve ilkelerine olan bağlılıklarını yinelemek için New York'taki Birleşmiş Milletler merkezinde bir araya geldi. Liderler, yayımladıkları yeni Binyıl Bildirgesi'nde, insan onuru, eşitlik ve özgürlük gibi evrensel değerleri ayakta tutmak konusunda ortak sorumluluk taşıdıklarını kabul ettiler.

    Dünya liderleri, 'özgürlük kavramı'nı;

    " kadın ve erkeklerin kendi hayatlarını yaşama, çocuklarını onurlu bir şekilde; açlık, şiddet, baskıdan uzak, adil bir biçimde yetiştirme hakkına sahip olabilmesine duyulan inanç. "

    olarak tanımladılar. 'Eşitlik kavramı' da;

    " kadın ve erkekler için eşit haklar ve fırsatların sağlanması gerektiğinin kabul edilmesi."

    olarak tanımladı.

    - ne tatlı, değil mi?

    adeta, insanın ruhunu okşuyor bu sözler. keşke diyor insan, keşke... ama nerdeee...

    bu durum, bana ajda pekkan'ın güzel bir şarkısını çağrıştırdı;

    "...

    belki tatlı, tatlı bu yalanlar
    Gül kokan rüzgarla, nasıl geçermiş-gelecek yıllar
    yere iner mi gökteki yıldızlar
    dinleyemem, bunlar hep boş laflar
    aşk bitince, sözler neye yarar

    palavra palavra palavra
    palavra palavra palavra
    palavra palavra palavra
    palavra palavra palavra

    hepsi palavra, inanmam sana..."

    "...ne kadar güzel uyuyor. melek gibi. kızıl saçları camdan giren ışıkta nasıl parlıyor. yuvarlanmış yatakta sırtı açık kalmış. öpsem mi? sırtından. tam bir hayvanım ben neler düşünüyorum böyle. üstünü örtsem mi acaba, uyanır kesin. ya da yanına uzansam bir son 10 dakika. yok hayır gitmem lazım. geç bile kaldım..."

    - " evet! evet! ben bu anı daha önce yaşamıştım."

    denilecek kadar gözler önüne serilmiş bir sahne, tanımlamalar, hisler, iç-seslerle diyaloglar, kararsızlık halleri, kısacası; eksiksiz bir anlatım. hani, eskilerin; '32 kısım tekmili birden' diye ifade ettikleri türde.

    çarpıcı konusu, ilginç kurgusu, hoş ve sürükleyici anlatımı ile bu sayının en sevdiğim hikayelerinden biriydi 'ben gittikten sonra'.
    0 ...