bugün

sevgiliyle uyumak

uyku filan değildir, kimse kandırmasın kendini. öyle horul horlul uyuyamaz kimse, bir nevi nöbettir, diken üstünde keyif çatmaktir...

göğsünüzün üstünde sevgilinin sizi düşündüğü uzvun -yani başının- var olduğunu bilmek, kalp atışlarınızı dinleyen bir kulağın varlığı heyecanlandırır kalbinizi,
hani ilk okul öğrencileri 23 nisanlarda şiir okumak için okul törenlerinde kürsüye çıkarlar, sayısız kez prova yapmış ve her seferinde sular seller gibi okumuş olsalar da paylarına düşen şiiri...
mavi önlüklü şirin öğrenci sevdiklerini kalabalık arasinda görünce unutur hep ikinci kıtasini şiirin;
kalp de yıllardır rutin ve tecrübe ile atıyor olmasına rağmen sevdiceğin dinleyişini hissedince unutur atmayı, düzensizleşir, ürkekleşir hatta dağılıp kalır, belki de durmak ister yorgunluktan...

yumuşak saçlarının kokusu karışır kalbin ritmine, sevdiceğin şah damarı kalbe eşlik etmektedir senkronize dolaşır kan vücutlarda artık. nabızlar bir atar..

burnu görünür yukarıdan, çenesi görünür, alnı görünür... masumiyeti, güzelliği, sevgisi görünür yukardan... teslimiyeti, mutluluğu, huzuru görülür kollarınızla sardığınız, omzunuzda yatan sevigilinin... çocuksuluğu, mayışıklığı, şımarıklığı ve size olan hayranlığı görünür cicili bicili haller içinde...

kollarınız arasındayken başını yukarı doğru çevirdiği vakit dudakları dudaklarınıza "bir öpümlük" mesafededir, "bir ölümlük" mü desek...

ve sevgili, ani bir hareketle kalbinizin üstünü öptüğünde uyku filan kalmaz. teninizde erozyon oluşur, göğüs kafesiniz yanar sevdiceğin dudaklarının değdiği yerden...

uyuduğunuzu sanırsınız ama siz omzunuzda yatan sevdiceği mutlu etmek adına nöbet tutan bir aşıksınızdır...alternatifiniz yoktur...

sonrası boşluk işte...aşkın aşkla çarpımıdır esasında...
ve şair der ki;

üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin

ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur