bugün

yürüyüşe çıkıp otobüsle geri dönmek

Tuhaf alışkanlıklarım vardır benim. Çok bunaldığım zamanlarda arabama atlar, nereye sürdüğümü bilmeden gaza basar, sigaramı yakar, hafif müzik eşliğinde rahatlarım. Beni ancak arabası olanlar anlar.

Böyle birgünde, derdim ama değil, sıradan bir günde arkadaşlarımı ziyarete gidecektim. Aradaki mesafe 27 km idi. Bindim arabaya, çıktım yola. Hafif puslu bir hava, müzik de düş sokağı sakinleri ' ha gayret'...

Bir anda yürümek geldi içimden, arabayı bırakım yolun kenarına başladım yürümeye.Yanımdan kamyonlar geçiyor, kornalarını kırıyorlar nerdeyse, umrumda değil.
Hem adımlarımı sayıyorum, hem yürüyorum, yanımdan bir tır geçti, kornasıyla bildiğiniz vücudum titredi. Kendime gelip;
-Ne yapıyorum lan ben?
dedim. Arkama döndüm araba yok. Geriye doğru yürüdüm, hala yok. Bildiğin bayağı yürümüşüm. Aklıma dahiyane bir fikir geldi. Benim geldiğim yöne giden minibüsleri beklemeye başladım. Bir tanesini durdurdum;
-Abla nereye?
-ileride mavi bir arabaya kadar götür kaptan.
dedim.
Şoför dahil, bütün yolcularda mal bir bakış. Oturdum koltuğa, 3-4 dakika sonra benim arabayı görünce durdurdum minibüsü.
Bütün minibüs bana bakarken, arabama binip, minibüsün geldiği yöne sürmeye başladım arabayı.

Kulaklarım çok kızardı ama, sanırım çok küfür ettiler bana..

Her neyse, böyledir işte;
yürüyüşe çıkıp, otobüsle dönmek.

Size bir tavsiye, yürürken, arkanızda bir şey bırakmayın, geri dönüp almak zorunda kalıyorsunuz. *