anlatmaya nereden başlanacağını bilemediğim, anlatacak çok şey olan ama sonuçta hiçbir şey anlatmadan içime gömdüğüm olaydır. içini kusmak istersin ama bir türlü başaramazsın. çünkü geçen onca sene karşındakini senin için hiçbir zaman düşman olamayacak noktaya getirmiştir. güzel günleri düşündükçe bu noktaya nasıl ve daha önemlisi neden gelindiğini düşünürsün. nedeni ne olursa olsun insana derinden koyan bir şeydir dost kazığı. zor gününde aradığın kişinin yarattığı zor gün geçmek bilmez. en acı olanda ne tepki vermen gerektiğini bilememektir dolayısı ile susarsın. sustukça uzar o boşluk e boru değil ya dost kazığı yemişsin kendinden bir parça kaybetmiş gibi hissedersin.
sonra bir sabah kalkarsın ve şunu fark edersin; sen gerekse canını verecek kadar güvenirken, severken o sana nasıl kazık atmış olabilir ki? demek ki hata yolun sonunda değil yolun başında yapılmıştır. geçen güzel günlerin sahteliğini görmeye başlarsın, yavaş yavaş kafanda oturmaya başlar yaşananlar ince detayları görürsün tüm şeffaflığı ile. ve o an beklemediğin bir şey olur, içinde derinde fark edersin ki aslında o kişi senin dostun değilmiş.
bunları yaşadıktan sonra tek tavsiyem tek dostunuzun kendiniz olduğunu unutmayın. çünkü her şeyin sonunda gene sizinle kalan sadece sizsiniz.