nefret etmek bir şeyden çok hoşlanmamak duygusundan çok daha ileri bir duygudur. tiksintiden de ileridedir. çünkü nefret etmek bünyesinde o nefret edilen şeyi imha etmek duygusunu da taşır. insan bir şeyden tiksinebilir. genellikle insanlar hoşnutsuzluğu, hoş gitmeyen birşeylere karşı duyulan hoşnutlsuzluğu "nefret etmek" le karıştırırlar.
ama gerçek nefret o nefret edilen şeye insanı yönlendirir, ve o şeyi imha etme enerjisi ve potansiyelini de kendi içinde barındırır.
nefret hissi insanın büyük ihtimalle aşk´tan bile önce hissettiği bir histir. nefret, haddızatında kendiliğinden oluşmaz. aşk, mesela kendiliğinden oluşur.
nefret hissinin oluşabilmesi için somut bir olay olması gerekir. ve bu olayın insan için "hayati tehlike" addetmesi, yani şahıs için çok önemli bir değere, herhangi bir çok değerli , şahsın kendine içselleştirdiği bir değeri yoketmeye yönelmiş olması gerekir. sonuçta ortada gerçek bir "tehdit" olmadan nefret olmaz. ve her insan gerçek tehditle, insan kızdıran olayları pek de güzel ayırt eder.
yolda sinyal vermeden şerit değiştiren adama kızarız, ama annemizi öldüren bir adamdan nefret ederiz. bu his o insandan tiksinti duymanın çok ötesindedir. o adamı bir yerde punduna getirsek öldürürüz de...işte gerçek nefret, budur.