fellini sıklıkla roma'daki ispanyol merdivenlerine gider çocukluğunu geçirdiği bu yerden, etrafa bakardı. insanların jargon, jess ve mimiklerini gözlemlerdi ve bunlardan nasıl film türetebileceğini kavramaya çalışırdı.
ona göre; her insanın düşleri, hayalleri, sevdaları, çekince ve korkuları vardı. filmlerinde klasikleşen anlatılardan sıyrılıp; bu genel varoluşları aksettirirdi. isveç'liler tutkunu diye, sütü; amerikalılar seviyor diye, aksiyon ve güldürü yü filmlerinde tema edinmedi.
bununla birlikte; roma imparatorluğu ve tarihini en nüansa bezenmiş şekilde ele alan bu yönetmen; kendi düşlerini dünyaya izlettirmeyi başarabilmiştir.