yine sabahın en bi kör vakti,playlistte "dream theater-learning to live çalarken", ama yine de her zamanki gibi tv de açıkken ama izlenmezken hatta mutelanmışken, yani arada bi gözün takılırken ve nazan öncel siyahlar içinde çılgınca gitar çalar(?)ken, sesini hiç açmadan hangi şarkı olduğunu anlamaya çalışmak gibi gudik çabalar içine girmişken, lanet bi pazar sabahına uyanmışken, birileriyle, sevgilin birisiyle ya da ailen ya da arkadaş birileriyle patatesli yumurta şefintavsiyesi mönülü pazar kahvaltılarını özlerken, artık özlemeyi bile özlerken, nazan öncel'Den sonra tv'De yapışık-yılışık, klibinde satranç taşı deviren dallama klasiği olan bi arabesk şarkı çıkmışken, lanet edecek bir şey daha bulmuşken, ken ken ken..
uzun cümleler kurduğun için kendine uyuz olmaya başlamışken, birden değişir vurgusu, çekimi , kipleri cümlenin.. *
90'a vurulmuş topların karşısı hipotenüs, normal şartlar altında, birbirine komşu mısralarda oturuyoruz biz, hiç balık tutmadım ben mesela, senin cebinde zengin kafiyeler, ve ilk harflerini birleştirince yazamadıklarımızın, hangi gaza sorarsan söyler ama sen uçan bir balondakine sor, yirmiikinoktadört litreyiz, tamı tamına..
Su dediğin iki oksijen bir hidrojen, muavin sorar birazdan, isteriz. Yanımızdan geçen arabaların bize göre hızını bulmak için, normal şartlar altında, ağır bir trafik kazası geçirmemiz lazım ve sen kulağıma bir fen kitabının en olmadık formülünü söyleyiverirsin, tüm sınavlarımızdan kalırız, ne farkeder?
ince kenarlı merceklerden o karanlıktaki yıldızlara bakarız, f/2'sinde durmak gerekir böyle şeylerin, normal şartlar altında. Sana söylemiştim, bırak dağınık kalsın diye, şimdi topladığın bu yerde, herşey yerli yerinde, çekmeceler mutlu, gardrop gülümser, eşyalar düzgünce katlanmış bir valizin içinde, alışkın değilim, buz eriyince taşmayan bardağa bakar gibi, şaşırıyorum, iyi ki beni dinlememişsin.
Giriş, gelişme ve sonuçtan ibaret herşey, normal şartlar altında, girişte paltomuzu bırakırız vestiyere, gelişmede başka bir ülkeden bildirir muhabirler, sonuçta ne kaybedeceğiz?
Normal şartlar altında, sana bunu günde on defa söylemem gerekir. sahi bugün sana söylemedim sanırım. Sonra düşündüm de, gerekir mi?