dom za vesanje

entry94 galeri video2
    17.
  1. birinci çoğul şahıs olarak şöyle anlatılabilecek güzeller güzeli film:
    biz mesela minicik bir kadınız -bize uğur böceği diyorlar hatta- ve bir ağaç kütüğünün içine saklanmışız tamamen. Yürüyoruz yolda ve bir araba duruyor bizi görünce, yani kütüğü. O gür pala bıyıklarına, selvi boyuna kurban olduğumuzun yari bakıyor bize, "kütük" diye düşünüyor; sonra tekrar bakıyor "aslında kütük değil". Kaldırıyor o altına gizlendiğimiz odun parçasını. Yolda düşürdüğümüz ayakkabımızın tekini giydiriyor usulca. Görür görmez aşık oluyoruz birbirimize çünkü ikimiz de "ilk görüşte aşk"a inanıyoruz. Onun boyunun iki metre, bizimkisininse bir metre olması umrumuzda bile değil. Rüyalarımızdan tanıyoruz birbirimizi. Bizi kucağına alıyor ve tez elden mutlu yarınlara koşuyoruz. Yok mu? Elinizde kalmadı mı? Neyse canım. Hem dur bende bir tane daha var:

    ~

    Şöyle bir şey düşün, biz motorumuza atlamışız böyle gidiyoruz ay çiçeği tarlaları arasında bir toprak yolda. Civanların civanı, gözleri aşktan kör olmuş yarimiz de arkamızda oturuyor, bir saf salaklık haleti ruhiyesinde gidip geliyor kendince. Ama biz feciyiz, yerimizde durmuyoruz, motordan atladığımız gibi ayçiçeği tarlasına dalarken, pek bir saf aşık yarimiz düştüğü yerden doğrulmaya çalışıyor ve bizi kovalamaya başlıyor. Kanımızın resmen gürültüsünü duyuyoruz kulaklarımızda. Sevgili bizi kovalıyor, biz hem kaçıyoruz hem gülüyoruz. Sonrası iyilik, güzellik. Bir sevmek geliyor, gitmek bilmiyor. Nasıl, beğendin mi? Ee? Bu da mı yok yani? Hiç mi yok? Hiç olmadı yani? Ya tamam kızma, bunun olmayacağını biliyordum zaten. Ama bak bir de şu var:

    ~

    Acelemiz var; her gün önümüzden geçerken hayallere dalmamıza sebebiyet veren gemiye yetişeceğiz! Acelemiz var; hemen evlenmemiz gerek! Sandala atlıyoruz, bir yandan gemiye doğru ilerlerken bir yandan silah zoruyla sandala bindirdiğimiz nikah memuruna bağırıyoruz "Hadi çabuk ol, evlendir bizi, daha gemiye yetişeceğiz!" "Yapamam, şahitler yok!" diyor nikah memuru çaresizce. Bir koluna kara kediyi, bir koluna ak kediyi veriyoruz. Evet, artık şahitlerimiz de olduğuna göre bir çırpıda evleniyoruz. Of, o kadar mutluyuz ve aşığız ki, resmen film gibiyiz(!) Evlenir evlenmez gemiye atlıyoruz. Uzaklara gidiyoruz, hayallerimize filan.

    ~
    Ha unutmadan, bu olaylar vuku bulurken, bir yerlerden sürekli kazlar, tavuklar, hindiler uçacak, çatıdan aniden birisi düşecek, ölüler birden dirilecek, birileri uçacak, etrafta böyle Prof. Zihni Sinir'in icadı gibi olan çalıdan çırpıdan mekanizmalar olacak, ağaca asılı bir orkestra en güzel şarkıları çalacak falan. Öyle şeyler serpiştirilsin istiyorum. Anladın beni di mi? Anlamadığın yerler olursa sormakta çekinme.

    .
    Ayrıca bkz:(el yapımı)

    "The black cat and the white cat,
    that are good luck and bad luck,
    a lot of good luck and a lot of bad luck.
    And in between there life plays,"
    EMIR KUSTURICA
    5 ...