bugün

kenan evren

ışıl özgentürk'ün gazetede 12 eylül işkenceleriyle ilgili yazdığı yazının kısa bir bölümünü aktarıyorum. işkence çeşitlerinden biri, asılmayıp beslenenlerin hali mi desek?

"geçelim başka bir hikayeye. adı bende saklı, o zamanlar gencecik bir kadın olan arkadaşım, eşiyle birlikte tutuklanmıştı. daha doğrusu kadın arkadaşımı, kocasını konuşturmak için özellikle tutuklamışlardı. çünkü öylesine bir işkence biçimi bulmuşlardı ki, bunu yaşayan mutlaka konuşur ya da polisin istediği biçimde ifade verirdi. bu işkence biçiminde kadınla erkek aynı odaya alınır ve erkeğin gözü önünde kadına tecavüz* edilirdi. arkadaşım ve kocası böyle bir işkenceyi yaşadılar, arkadaşım arka arkaya tecavüze uğradı ve kocası acının en derin yaralarını aldı.
yıllar sonra arkadaşımın kocası dışarı çıktığında yeni bir hayat kuramadılar. çünkü en mahrem biçimde yaralanmışlardı. arkadaşımın kocası kendini yedi katlı bir apartmanın balkonundan attı. o sırada evren paşa dediğiniz o adam sibel canın tombul kalçasını tuvale geçirmeye çalışıyordu ve ülkenin hala devlet eliyle beslenen en zengin, milli burjuvaları, bu tabloyu satın alabilmek için kuyruğa girmişlerdi."

sormak isterdim kenan paşa ya, bunlar olurken hiç mi için sızlamadı diye ama sonradan düşünüyorum, sızlasaydı bırak *90 yaşına gelmeyi, çoktan intihar edip dünyayı kendisinden temizlemişti.
bıraktım diğerlerini geçtim binlercesinden, 17 yaşındaki bi insanı tehdit unsuru görecek kadar, 17 yaşındaki bir insanı asacak kadar da korkak.