bugün

savaş

birinci dünya savaşı'nın başlamasının gerçek nedeni, bir sırp delikanlısının sarajevo'da avusturya veliahtını kurşunlaması değildir. ama o kurşunun savaş için bahane edilmesi, olayı, bir kovboy filmine benzetmiştir. kovboyun biri barda birine yumruk atar, bunu gören başka biri onu yumruklar... derken bütün meyhane birbirine girer, her şey tuzla buz olur. derinine gitmeden bakılırsa, birinci dünya savaşı'nın görünümü bu değil midir? derinine dedim ya, onun da üzerinde duralım; birtakım derin ekonomik nedenleri var diye, o korkunç savaşı olağan görmek zorunda mıyız? kapitalin büyümesi, yeni pazarlar gereksemesi bir ekonomik yasadır diye, doğa afetlerinin kaçınılmazlığını toplum bunalımlarına da tanımak, insanı ilkelleştirir. değiştirirsiniz o toplumun yapısını, dünyayı kovboy meyhanesi olmaktan kurtarırsınız.

savaşı toplumsal yasaların ürünü sayıp, olağan görmekteki o sözüm ona bilim saygısını bir yana bıraksak da, bütün savaşların, savaş alanı dışında yol açtıkları zulme ne demeli? jean paul sartre, "zulüm makinesi bir kez kurulmasın, zalimler nasıl olsa çıkar" demişti cezayir olayları sırasında. "büyük yunanistan" diye adlandırdıkları ideal uğruna, yunanlıların anadolu'da suçsuz halka zulüm etmeleri de bilim saygısı ile karşılanamaz ya! ben, kendimi bu türlü bilimsel açıklamalara kaptırmayıp, olayları basit bir gözle görmeyi tercih ediyorum.

savaşın yaşam için vazgeçilmez sayılması, insanı hayvan yerine koymaktan başka anlama gelmez; "hayvan" sözcüğünü aşağılatıcı anlamda kullanmıyorum, savaş hayvanlar için tek yaşama yoludur. oysa, uygarlıklar kuran insanda, onsuz olunamayacağı düşüncesi umut kırıcıdır, karamsarlık vericidir.

savaşın bir gün yeryüzünden kalkacağı umudunu silerseniz, yarın için, yarınki kuşaklar, insanlık için bir şeyler bırakmak hevesi de söner. gerçekten, savaşın sürekli sayıldığı, sürekli kılındığı çağlarda sanat ve bilim duraklamıştır. sözgelişi, ikinci dünya savaşı'nın birtakım bilimsel buluşlara yol açtığını ileri sürenler tümden yanılmaktadırlar, bütün çağdaş bilim adamlarının söyledikleri bunun tam tersidir.

savaş bir kez yerleşti mi, ona alışanlar, onu sevenler, onsuz olunamayacağını düşünenler çıkar, artık yaşamak küçümsenir, giderek ayıplanır, bireyin canı hiçe sayılır. korkulu yaşam unutturur aşkı, türküyü.

(bkz: savaşa hayır)