ahmet vefik paşa

entry43 galeri
    7.
  1. biz uyarlama alanında çok başarılı olmuşuzdur. ama neden bir moliere'imiz olmadı da, büyük bir moliere uyarlamacımız çıktı, diye düşünmekten alamam kendimi. ahmet vefik paşa'nın, moliere'i, uyarlama yolu ile de olsa bize tanıtması, klasik komedyanın yararlı bir etkilenme kaynağı olmasını sağlayamamıştır. moliere'in yaşadığı dönemde, ahmet vefik paşa sonrası türkiyesinin durumu arasındaki ayrımı, benzemezliği gözden uzak tutmamak gerektiğini bilmiyor değilim; ancak moliere'i etkileyen sorunlar, konular tıpkısı ile bizim toplumumuzda olmasa da, bizim gibi tiyatro sanatına batılı anlamı ile yeni başlayan bir toplum, onun gibi büyük bir yaratıcıdan yine de çok kazanç sağlayabilirdi oyun yazma alanında, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. moliere'in alaya aldığı aristo mantığı bizde de bütün gücü ve özellikleri ile yaşamıyor muydu? bugün de yaşamıyor mu? soyluluğu heves eden yeni zenginler bizde de çıkmadı mı? tanzimat sonrası avrupalılaşma akımı, yeni adetlerimizde, moliere'in betimlediği köksüz kişiliklerin benzerlerini doğurmamış mıydı? geçen yüzyıl rus yazarları, bu yoldan giderek kendi insanlarını tanımışlar ve edebiyatlarını zenginleştirmişlerdir. oysa, bizde moliere uyarlamaları, yazarlarımızı böyle bir yola iteceğine, ibnürrefik ahmet nuri'nin daha aşağı düzeydeki fransız vodvillerinden yaptığı uyarlamalara kapı açmıştır.

    konunun sınırlarını aşmadan, burada ister istemez anımsanacak olan musahipzade celal'in yeri üzerinde de kısaca duralım: gününde büyük bir ilgi toplamış olan bu yazarımızın oyunları artık oynanmıyorsa, bunda bizim değer bilmezliğimiz yerine, o oyunların yaşam gücünden yoksunluğunu aramak daha uygun olur kanısındayım. ahmet vefik paşa uyarlamalarından işe başladığı bellidir musahipzade celal'in, ne var ki, inandırıcılığı yoktur, moliere'in öykünmesi değil de, karikatürüdür onun oyunları, silinmez kişiler bırakmaz belleğimizde.

    burada önemli olan, bizde uyarlama anlayışının bir geçiş süreci değil de, sürekli bir benzetme işi olarak neredeyse bütün alanlarda temel sayılması ve bunda direnilmesi tutumudur. bir sanat yapıtını uyarlama yolu ile dilimize geçirme düşkünlüğü, bir zamanlar, çevirinin gereksizliğine yol açacak tartışmalara dek vardırılmış. görüyor musunuz, biz yaratmayacağız, çeviriye de kalkışmayacağız, sadece bir batılı sanat yapıtının kendimize uydurulmuş benzeri ile yetineceğiz.
    0 ...