alfred adlerın şüphesiz en iyi kitabıdır * . neyse sevdiğim kısımlara gelirsek;
"insan doğası bilimi , bugün kimyanın simya olduğu dönemlere benzer bir yerdedir."
( => bu metafor çok hoşuma gitti. yani salça açıkta kalırsa küflenir ama neden? herkes kendince yorumluyor gibi.)
"bir insanın yanlış yorumlanmasının seneler sonra ne büyük talihsizliklere yol açtığını görmek bizde şaşkınlık yaratır."
( => bunu düşündükten sonra öyle her dakika insanları yorumlamamaya başlıyorsun tabi)
"eğer kendilerine özdeşleşme ya da empati yeteneği bahşedilmişse , insan ruhunu en iyi bilen kişi tutkularını tecrübe etmiş kişidir."
( => rus yazarların betimlemelerinin mükemmel olmasını buna bağlarım. )
"bir kişinin amacı, hedefine vardığında ona yaşamı yaşanır kılacak bir üstünlük duygusu ya da kişiliğinin ihya olmasını sağlayacak bir amaç olarak belirlenir. heyecanlarımıza değer katan ,hislerimizi birbirine bağlayıp eşgüdümleyen, imgelemimizi şekillendiren ve yaratıcı güçlerimizi yöneten , neyi hatırlayıp neyi unutacağımızı belirleyen bir amaçtır."
( => her insanın aslında böyle bir hedefi vardır. etrafınızdaki insanların konuşmalarına dikkat ederseniz anlamanız çok uzun sürmese gerek. kimisi her cümlenin sonunu bir şekilde paraya bağlar , kimisi kız/erkek arkadaşa , kimisi ailesine , kimisi yaşadığı/büyüdüğü ortama vs bağlar . misal "ulan altında bir araba olcak", "abi şöyle uzun olcan , geniş omuz falan" , "misal benim de babam olsa..." sonrasında anlatılan şey olur genelde. ama asıl ilginç kısmı son cümle bence : "neyi hatırlayıp neyi unutacağımızı" . insanlar bir şeyleri unuttuklarında aslında unutmak istedikleri daha doğrusu yapmak istemedikleri için unuttuklarını biliyor muydunuz? ** )
"madem hayatın ön cephesine yakın durmuyorum ve bundan böyle birinci gelmem zor görünüyor, öyleyse tüm çapamı kendimi yaşamdan tamamen uzaklaştırmaya yöneltmeliyim."
( => en yaygın depresyon sebebinin (rekabetten kaçma) gördüğüm en basit açıklaması)
"her konuda birinci gelen ve en iyi olan insanlardan sıkıldık artık! Tarih de deneyimler gibi mutluluğun da birinci gelmek ya da en iyi olmaktan geçmediğini sergilemektedir"
"üstünlük hedefi gizli bir amaçtır. toplum duygusunun varlığı kendini belli ederek gelişmesini önler. gizlice büyümeli ve sevecen bir maskenin arkasına gizlenmelidir! Buna karşın eğer biz insanlar birbirimizi daha iyi anlasak bu amacın bu kadar rahat bir gelişme ortamı bulamayacağını da kabul etmemiz gerekir"
( => sigmund freud çok hayran olduğum bir zat- ı muhterem tabi ama bu adamı işte bu bakış açısından dolayı daha bir seviyorum. yani adamı biraz itin götüne sokarak da olsa "bütün insanlar şerefsiz pislik yaratıklar. bu içgüdülerimizi/davranışlarımızı saklamak için toplumda iyi davranışlar olarak sayılan savunma mekanizmalarını geliştiririz" mantığına karşı "insanlar birbirlerini anlasa çok daha iyi anlaşırlardı" mantığı. )
"toplum, münzevilere kucak açmaz. oyunu kuralına göre oynamanın yolu belli bir dereceye kadar uyum sağlayabilmekten ve boyun eğebilmekten geçer"
( => çok geç anladığım bir gerçek. )
"davranışlarını denetlemeyen , sebep ve sonuç ilişkilerini kuramayan kişi sebep olduklarıyla davranışları arasındaki bağı uzunca bir süre kuramayabilir. Her şeyi hak etmediği talihsizliğine bağlar! kötü kaderinin bir tek sebebi olabilir. o da bu insanın düşüncesizliğine artık tahammül edemeyecek hale gelen diğer insanların ona karşı iyi niyetli çabalar göstermeyi bırakıp, ondan uzaklaşmalarıdır. "
"bireysel psikoloji bu son derece yaygın olguya bağlı karmaşık sorunları 'uzaklık sorunu' başlığı altında toplar. bu kavram, bir insanı değerlendirmemizi ve hayatın üç sorunun çözümünden ne kadar uzaklıkta olduklarını ölçecek bir bakış açısını sağlar. bu üç sorudan ilki , bireyin toplumsal sorumluluklarına dair sorunlarının çözülmesi sorunudur. bu, 'ben' ve 'sen' arasındaki ilişkiye , kişinin kendisi ve diğer insanlar arasındaki ilişkiyi düzgün bir şekilde kurup kurmadığına ya da bu ilişkiyi engelliyor olup olmadığına dair sorudur. diğer sorunlar iş-meslek sorunuyla aşk-evlilik sorunudur. bireyin bu sorunların çözümünde ne derece başarısız olduğu ve bu sorunların çözümünden ne kadar uzakta durduğu, onun kişiliğine dair ayrıntılı sonuçlara varmamızı sağlar. bu alanda topladığımız verileri insan doğasını daha iyi kavramakta da kullanabiliriz"
( => demek ki neymiş? ota boka bakarak bir anlamlar çıkarmamalıyız. sherlock holmesu ya da gregory houseu çoğumuz severiz ama birisinin nasıl sakız çiğnediğine bakarak da onun düşünce yapısını çözemeyiz. freud reisin dediği gibi "sometimes a cigar is only a cigar" *
"kişinin, kendisini eleştiriden , rekabetten , ilgi odağı haline gelmekten koruyacak bir konuma taşımasının, ayrıca aşk ve evlilikten kaçmasını kolaylaştırmasının en iyi yöntemi hep böyle kirli görünmektir. elbette rekabette öne çıkması söz konusu olamaz , ancak suçu kabalığına yüklemek gibi geçerli bir mazereti vardır. 'eğer bu kötü huyum olmasa neler yapmazdım ki !' der , ancak bir taraftan da sessizce şu sözleri fısıldar , 'ama ne yapabilirim ki böyle bir huyum var bir kere!' " ***