mehmet altan

entry157 galeri
    10.
  1. köprü dergisinin "insan hakları" konulu güz 2006 sayısında "insan Hakları, Hukukun Üstünlüğüdür" başlıklı röportajı yayınlanmış olan fikir adamı.

    röportajın bir kısmı:

    -Bir yazınızda dünyada 11 Eylül'ün, bizde de 12 Eylül'ün ruhunu ve özünü kapitalizm belirliyor diyorsunuz. Siyasetin insan haklarını belirlemedeki rolü nedir? insan hakları neye göre belirlenmelidir?

    -Bugün kapitalizm sosyal demokrasiye dönüşmüştür. Bugün kapitalizm de değişiyor. Yavaş yavaş insan, kutsallığın en kutsalı haline geliyor. Yani devletlerden, bayraklardan, sınırlardan çok daha önemli hale geliyor. Çünkü beyniyle en büyük zenginliği yaratan adam oluyor. Bugüne kadar, işte ilk başta tarım döneminde toprak üreticiydi, sonra kol gücüyle sermaye fabrikalarda üretir hale geldi. Bugün beyinsel yaratıcılık bütün bunların dışında büyük zenginlik yaratıyor. Söylediğim gibi Bill Gates buna bir örnek. insan bu kadar zenginlik kaynağı haline geldiği vakit de en dokunulmaz, en tabuların tabusu, en kutsalın kutsalı haline geliyor. insan böyle bütün kavramların önüne geçtiği vakit insan hakları çok farklı ve taviz verilmez bir şekilde uygulanır olacak.

    (...)

    -Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde ülkemizde "uyum reformları" adı altında yapılan iyileştirmeleri insan hakları açısından yeterli görüyor musunuz?

    -Bunları insan hakları açısından çok önemli adımlar olarak değerlendiriyorum. Fakat bunu Türk toplumu henüz içselleştiremedi. Mesela, bilgi edinme yasası. Bizim paramızla, vergilerimizle var ettiğimiz bir hizmet örgütü olan devletin bizim paralarımızla ne yapıp ne ettiğini sorgulayan çok önemli bir mekanizma; ama merak ediyorum bugüne kadar kaç kişi bilgi edinme yasasını kullandı. Yahut eşler ayrılmaya kalkmaları halinde mirası eşit paylaşmaları, milli güvenlik kurulunun gizli tüzüğünün ortadan kalkması, yahut etlerin çok daha nitelikli bir şekilde satılmasını düzenleyen yasa. Avrupa Birliği uyum yasaları sürecinde insanoğlunun yaşam kalitesinde muazzam bir artış var. Fakat bireyin bunu içselleştirmesi, bireyin buna sahip çıkması, bunu kullanması lazım; ama henüz o aşamaya gelemedik.

    -301. maddede olduğu gibi, devletçi ve milliyetçi söylemlerle bunun önüne geçilmesi çabalarını nasıl yorumluyorsunuz?

    -Türkiye'deki fay hattı, aslında Avrupa Birliği konusuyla bağlantılı. Avrupa Birliği'ne karşıysanız, Türkiye'nin dünyalaşmasını istemiyorsunuz demektir. Bu eskisi gibi, statükonun devamı, içe kapalı, iç sömürgeci bir mantığın devamı. Yok, Avrupa Birliği'nden yanaysanız buranın değişmesi, bireyin kutsallaşması, insanın her şeyden önce gelmesini istiyorsunuz demektir. Bunun etrafında büyük bir kavga var.

    * http://www.koprudergisi.c...oster=Yazi&YaziNo=809
    0 ...