bir zamanlar anadolu da

entry241 galeri video2
    34.
  1. bir zamanlar anadolu’da... güzel isim. bi' 20-30, belki daha fazla yıl sonra daha net görülür. zamanı gelince geçmişi aydınlatıcı bir belgesel film vs olarak rahatlıkla seyrettirilebilir, çünkü gerçeğin ta kendisi. belki gerçekten daha gerçek.

    milletçe amerikan dizi ve filmleriyle yatıp kalkarken, yani her zaman olduğu gibi birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanlarda, imkanı olan herkesin izlemesi gerektiğini düşünüyorum. evet, bu tarz sanat filmlerine alışkın değiliz, zaman akışının çok yavaş olması, aslında normal seyirde gitmesi, kameranın uzun uzun bir noktaya odaklanması, karakter tahlilleri sıkabilir ki sıkıyor, ama değecektir. kendinden mutlaka bir parça bulur türk insanı ya da bulmalı. ayrıca türk bir yönetmen, türk oyuncularla, türkiye de, türkiye nin gerçek şartlarında bir film çekiyor ve gidiyor en prestijli festivallerde ödül alıyor, aldığı ödülleri de sana armağan ediyor. sen de kıçını kaldırıp gidip iki dakika sıkılabilirsin, fazla sorun yapmaya gerek yok.

    neyse filme dönelim. daha önce hiçbir filmini izlememiştim bu adamın, zaten bu tarzda izlediğim 2.filmdi. karakterler müthiş bi’ gözlemle oluşturulmuş ki aşırı boyutta gerçekliği sağlayan da bu. köy ya da kasabada zaten her daim rastlanabilecek tipler, onu geçtim normal hayatta da sıkça karşımızda yer alıyorlar. mesela;

    -sürekli konuşan, boş konuşan, üstlerinin arkasından atıp, önünden yağlayan naci. aynı zamanda evde ve işte mutsuz bir hayat, hasta bir çocuk.
    -sadece kendi çıkarlarını düşünen mücavirci komutan,
    -uyanık muhtar falan diye uzar gider bunlar.

    filmde gördüğüm abartı birkaç nokta var, onları da söyleyeyim. bok atmak gibi bi’ amacım yok, ne kadar ufak olduğu anlaşılır zaten.

    -hp bilgisayarın 20-25 saniyede açılması.
    -muhtarın kızının güzelliği. baya baya güzeldi. herkesin saniyelerce öküz gibi bakması da biraz fazla kaçmış.
    kenan karakterine de(hiç konuşmaması falan) abartı diyordum ama ağlayan kardeşine sus lan demesi gerçekliğini kanıtlamak için yeterliydi.

    son olarak film biraz uzun. gece 10 seansına gidip 1.30 a doğru çıkmıştım. sabah 10-11 de dersim olmasına rağmen burada bitmesin, burada bitmesin diyordum ama köyden dönüşten sonrası özellikle otopsi kısmı baydı.

    not: altyazı* filmin kurgu günlüğünü hediye olarak veriyor. ilginizi çekebilir. orada gördüğüm bir nuri bilge ceylan sözü vardı. bir ara ekleyeceğim o sözü buraya.

    ekliyorum. "algılarımızın keskinliğini artırmak için hayatımızın temposunu düşürmemiz gerektiği aşikar. neden yavaş tempolu filmleri sevdiğim ve böyle filmler yapmak istediğimin nedenleri de buralarda yatıyor zaten.
    0 ...